11 Ekim 2007

Yarın Bugün Gibi Olmayacak

2007-06-14/19:34:00

Dünyanın gidişatına küresel sermayeleri ile yön verenlerin, gelecek 20 yıl içinde ortaya koyacakları projeleri konusunda, akademisyen-yazar Prof. Mümtaz’er Türköne’yi TYB. Konya Şubesi’nde dinledik geçen hafta. Yazılarımız hafta sonuna isabet ettiğinden, güncelliğini yitirmiş görünse de, orta ve uzun vadede devlet kurup yıkan, ülkelerin sınırlarını istedikleri gibi çizen ve iç savaşlar çıkaran büyük sermaye gücünün projeleri her daim güncel kalmaya devam ediyor.
Hoca’nın, akıllarda tutulması gereken bazı yorum ve değerlendirmeleri, olup bitenler karşısında “öteki devletlerin” rüzgârda savrulan yaprak misali ne kadar da çaresiz oldukları gerçeğini hissettirdi. Bunlardan sebep-sonuç ilişkileri bakımından mühim olanlarını zikrederek, daha önce yazdığımız “medeniyetler ittifakı mümkün mü?” sorumuzun cevabını biraz daha detaylandırmış olalım.
2008’deki ABD seçimlerinden Demokratlar galibiyetle çıkar ve iktidar olursa dünyayı yeni büyük projeler bekliyor. Demokratların projelerine göre, eskiyen ve işlevselliğini kaybeden Nato lağvediliyor ve benzer bir akıbet Birleşmiş Milletler’i de bekliyor. BM lağvedilmese de ona paralel ve adı “Global Demokrasi Forumu”olan bir konsept hayata geçiriliyor. Foruma dahil edilecek üye ülkelerin demokrasiyle yönetiliyor olmaları temel şart olarak öngörülüyor. Oluşum, dünyayı zengin ve fakir ülkeler olarak ikiye ayırıyor. Bu sonuncusu öncekilerden farklı değil zaten.
CİA’nın raporuna göre bu forumun diğer öngörüsü, Mekke ve Medine merkezli ve Suudi yönetiminden bağımsız bir hilafet devleti. Adı, İslamî Kutsal Devlet. Mümtaz’er Hoca, Ortadoğu’daki yeni projelerin arasında, söz gelimi Kürdistan konusundaki polemiklerin yanında bunun gözden kaçtığını ifade etti. Vatikan tarzı bu hilafet devletinin yönetiminde, İslam dünyasında isimleri hakkında uzlaşılmış ilim adamları ve Papa’nın yetkilerine haiz bir lider görünüyor. Forum, dolayısıyla ABD, bir taraftan İslami terör olarak adlandırdığı hareketleri küresel sermaye desteği ile azdırırken, diğer taraftan da bunun panzehirini, hilafet devleti ve yönetiminin ortaya koyacağı tavır ile dindirmeyi planlıyor. Ne kadar ilginç. Müstakbel halife, dini otoritesini böylece Müslümanlar lehine! kullanmış oluyor. Bunun yanında, zaman içinde böyle bir otoritenin titreyip kendine gelmesi cinsinden bir tehlikeyi de çoktan düşünmüş olmalılar. Plana göre, 13 yıl sonra Suudi Arabistan adında bir devlet haritadan silinmiş oluyor.

ABD’nin Irak’ı işgalinin arka planındaki temel saik, bu devletin enerji kaynaklarına sahip olmaktan çok, ekonomisiyle giderek büyüyen Çin’e karşı Irak’taki enerji üretim merkezlerinin kontrolünü ele geçirmesiyle ilgili. ABD’nin en önemli istikbal projesi işte bu rekabete dayanıyor. 2013 yılında Avrupa Birliğinin ekonomik gücünü sollayacak, Hindistan ve Rusya’yı alt edecek Çin tehlikesi, yeni projeler üretmeye zorluyor. Aynı şekilde, olmayan petrolü ile dışa bağımlı ve her yıl %13 nisbetinde yeni enerjiye ihtiyacı olan Çin, dengeleri bozmaya yetiyor. Irak’taki senaryonun temeli bu. Bunun dışında kalan senaryolar tâli kalıyor bir anlamda. Diğer taraftan ABD, İslam dünyasını Çin ve diğerlerine karşı tehdit unsuru olarak kullanmaya devam ediyor. Bu değerlendirmeleri dile getirip, Hindistan’daki Müslüman nüfusunun Pakistan’dakinden daha fazla olduğunun altını çizen Hoca, benzer bir demografik yapının Çin’de de bulunduğunu belirtti.
Birbirinden hassas dengeler cirit atıyor. ABD borsalarının büyük müşterileri Çin ve Japonya’nın geçirmesi muhtemel ekonomik bunalımlar, ABD’yi de etkiliyor. Bununla birlikte yeryüzünün gelir dağılımındaki adaletsizlik, her yıl fakirler aleyhine büyümeye devam ediyor. 20 yıl önce 1’e 20 olan dengesizlik, şimdi 1’e 100’ü aşmış.
(Edit: 8 Temmuz 2015): Büyük Ortadoğu ve Hilafet Projesi böyle temel projeksiyonlardan  geliyor. Yeni halifenin özellikleri de şöyle olacakmış:
-Saygıdeğer
-İlim sahibi
-Üzerinde uzlaşılmış (tıpkı Papa gibi)
Böylece bu halife, selahiyetiyle islami terör denen şeyin sigortası/susturucusu olacak. Projeye göre 13 yıl sonra Suudi Arabistan diye bir devlet kalmıyor. ABD uluslararası terörü azdırırken bir taraftan da halife bunu kınayıp duran pozisyonlar alacak (edit bitti).
Mümtaz’er Hoca’nın yorumlarının ne kadar önemli olduğu ortada. Bütün bunlar olur ve 2025 yılının planları, egemenler lehine üretilirken (BM tarafından desteklenen ve Medeniyetler Çatışmasına karşı geliştirilen) “Medeniyetler İttifakı”nın ütopyadan ibaret duruşu gün geçtikçe belirgin hale geliyor.

Netice itibarıyla, herkesin istikbale dair planına mukabil, bakalım Cenab-ı Hakk’ın planı nasıl işleyecek? Mevla görelim neyler.



0 yorum: