11 Ekim 2007

Sevmiyor/um, Seviyor/um

2007-08-09/18:33:00

Normalde şu yazı için de metodik bir sıralama yapmam gerektiğini düşünüyorum. Mevzuların sıralanmasında bir bağ bulunmalı. Ne demek istenildiği hakkında karşıdakini konudan uzaklaştırmayan konuşmalar ve yazmalardan yanayım aslında.
Bunu yapmayacağım bu defa.

Hayatın orasından burasından, gündemlerin şurasından burasından “sevmiyor seviyor” oyunu oynayacağım bugün. Seviyor ile başlaması yahut güncel olması da hiç mühim değil.

Futbol Kulüp başkanlarının medya aracılığıyla birbirlerine hakaretini sevmiyorum. Bir amatör futbol kulübünü üst kümeye çıkarmış bütçesiz, heyecanı süresiz kadroları seviyorum.

Filancalara “askerden sert yanıt” tarzında, içeriğini öğrendiğinizde hiç de öyle olmayan haberleri sevmiyorum. Küçük bir öğrencinin başarılı çalışmasını öven mahalli gazete haberini seviyorum.

Hayatı boyunca insan ilişkilerinde sınıfta kalmış insanların gözlerinden okunanı sevmiyorum. Pazarda ürününü satmaya çalışan dede ve nineleri seviyorum.

Milleti adam yerine koymayan siyasetçileri sevmiyorum. Telebelerine ihtimamda daim olan muallimleri seviyorum.

Dünyanın kendilerine de kalmayacağını bir türlü idrak edemeyen “yetki sahipleri”ni sevmiyorum. Ölüme hazır “sıradanları” seviyorum.

İnsanları görünüşlerine bakarak kategorize eden zihniyetleri sevmiyorum. Böylelerini kategorize ve âşikâr etmeyi seviyorum.

Yalandan başka işi olmayan adamlar ve onların yazdıklarını sevmiyorum. Birinci sınıfa giden Ayşe’nin “bitişik-eğik” yazısını seviyorum.

Yerküreyi gezip de, gördüklerinden ibret almayanları sevmiyorum. Köyünden başka bir yer bilmeyen teyzelerin, koyun sütünü yaratan Mevla’yı fark edişlerini seviyorum.

Fildişi kulelerinden arza bakanları sevmiyorum. Toprakta karınca cehdini ibretle seyreyleyen insanları seviyorum.

Yanlış anlama, anlaşılma ve yorumlama korkularını sevmiyorum. Mızrabın farklı telleri ahenkle çalan vuruşunu seviyorum.

Bâki kalışlar yaşayacağına inanmış zulümleri sevmiyorum. Ölümü yaratanının en büyük adaletinin ölüm olduğunu seslendirenleri seviyorum.

Kelimelerin mânâlara esir oluşunu sevmiyorum. Mânâyı gözden gören bakışı seviyorum.

***
Bu mesele bitmez diyerek hülâsâ,
kendi ayıbımı ve onun âşikâr olmasını sevmiyor, noksanımın içimde bir gün nihayetlenme ihtimalini seviyorum.


0 yorum: