Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

30 Kasım 2021

Kademeli Öğretmenlik Uygulaması

 Muammer Ulutürk, Hakimiyet gazetesi 30 Kasım 2006

Kademeli öğretmenlik uygulaması, 12 Eylül 2005’ten beri, yaklaşık bir yıldan fazladır eğitim-öğretim camiasının gündeminde. 

Bazı meslek gruplarında olduğu gibi, bundan sonra öğretmenler “aday öğretmen”, “öğretmen”, “uzman öğretmen” ve “başöğretmen” unvanlarıyla yeni statüler elde etmiş olacaklar.

Öğretmenler 2 yılın bitiminde istenilen şartlara uygun iseler öğretmen, 7 yılın bitiminde uzman, 14 yılın bitiminde ise başöğretmen olma hakkını elde edebilecekler.

Bu sınava üç şekilde başvuru yapıldı. Sınava girme hakkını elde edip kazanan ve uzmanlığa müracaat edenler, alanında veya eğitim bilimleri alanında yüksek lisans yaparak sınavdan muaf olarak müracaat edenler ve alanda veya eğitim bilimleri alanında doktorası olup da sınav muafiyeti ile başöğretmenliğe müracaat edenler.

Sınav sonuçları uzun bir bekleme süresinden sonra, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde açıklandı. 92 bin 382 öğretmen uzmanlık, 338 öğretmen de başöğretmenlik unvanı aldı. Aralık ayından itibaren geçerli olacak yeni unvanlar çerçevesinde uzman öğretmenler 80 YTL, başöğretmenler de 160 YTL zamlı ücret alacaklar.

Sınavı kazanan veya kazanamayan bazı öğretmenlerin; sınavın yapılış biçimi, soru türleri, sınavın ölçülmesi, alanlara göre kontenjanlar, belgelerin değerlendirilmesi, yüksek lisans diplomasının avantaj veya dezavantajı, askerlik süresi, çalışma süresi, sicil, önlisans mezunlarına sonradan sınav hakkı verilmesi gibi sayıca kabarık hususlarda yorum ve görüşleri oldu. Memurları ilgilendiren internet sitelerine girip öğretmenlerin neleri yorumladıklarını tek tek okudum.

Sınavla ilgili yorumlar iki başlık halinde düşünülebilir. Birincisi, uzman öğretmenlik sertifikasını kazanıp mutlu olanlar –ki bunların içinde türlü sebepler öne sürerek mutsuz olanları da yok değil-, ikincisi de, başarılı olamayıp da sınavda onlarca engel bulunduğu yorumunu yapanlar.

Öncelikle işin sevindiren tarafından bakarak değerlendirme yapmak istiyorum. Sonraki yazımızda kısmet olursa, diğer tarafından bakarız. Bir kısım okuyucunun burada önyargılı olmamasını diliyorum.

Milli Eğitim’de ilk defa uygulanan kademeli öğretmenlik uygulaması, ilk olmasının henüz alışılmamışlığıyla karşımızda duruyor. Askerlikte, emniyet teşkilatında, itfaiyede, belediyede, üniversitede, hatta inşaat şantiyesinde bile bildiğiniz hiyerarşik rütbe ve aşamalar var. İşyerlerinde yok mu? Çırak, kalfa ve usta gibi asırların iş geleneği var. Bu uygulamanın, öğretmen camiasını böleceği tarzında yoğunlaşan tepkilere katılmıyorum. Bazı meslek gruplarının doğal üyeleri, bu uygulamanın getirdiği esaslar gereği hiç de bölünmüyorlar. Bilakis, bir üst kademede yer bulmak için daha fazla efor sarf edip sürelerinin gelmesini bekliyorlar. Sınavın açıklanmasından sonra, kazanamadığına üzülenleri gördük ama başarılı olan meslektaşlarına hasetle bakan, veli ve öğrencilere ne diyeceğinin ıstırabını çeken öğretmene şahit olmadık. Var mıdır? Olabilir. Geneli bağlamaz. Her yeniliğe isyan tavrıyla bakmanın bir anlamı olmaz diye düşünüyorum. Zira uygulama başlangıç aşamasında henüz. Bazı sendikaların sınavın ölçü olmayacağı ve öğretmenleri böleceğinden bahisle uygulamayı yeren açıklamaları oldu. Köy görünmüyor daha. Beklemek lazım.

Öğretmenleri bilimsel çalışmalara yöneltmek ve mesleki motivasyonlarını artırmak amacını güttüğü belirtilen uygulama, hizmetiçi faaliyetler ve lisansüstü çalışmaların –ek ders farklarının iptaline rağmen-hız kazanmasına yol açabilecektir. Zira hizmetiçi eğitimlerine katılım bir tür zorlama olarak algılanmaktaydı. Birçok öğretmen, sınav vesilesiyle seminerlere katılmış, ilgili kitapları okuyarak okumak zahmetine girişmiştir. Her iyiliğin Batıdan geldiğini elbette düşünmüyoruz ama, mesela Almanya’da uygulandığını bildiğimiz betreungslehrer denen bir çeşit uzman öğretmenlik uygulaması mevcut. Bir de bölünme lafıyla neyin işaret edildiğini anlamak gerekiyor. Hassasiyeti olan bir kavramı acaba, ne amaçla dillendiriyoruz? Kesin olan şu ki, sınavın çok geç açıklanması öğretmenleri derinden üzmüştür. Netice itibarıyla, önümüzdeki dönemde bir şekilde dönülmez ise, hiyerarşik uygulamanın camiayı olumlu etkileyebileceğini ve öğretmenleri öğrenme ve araştırmaya sevk edebileceğini, ihtimal ifade eden iki cümle ile noktalayalım.

Uzman ve Başöğretmen olan öğretmenleri tebrik eder, sınava girecek olanlara da başarılar dilerim.