11 Ekim 2007

Benim Kim Olduğum Senin Kim Olmadığın

2006-11-10
Toplum olarak hemen herkesin olup bitenler hakkında muhakkak bir görüşü var. Spordan sanata, belediyecilikten siyasete, eğitimden sağlığa, dinden çocuk yetiştirmeye kadar muhtelif konularda içtihat sınırlarını zorlayan görüşler duyabilirsiniz. Filanca konuda, bunu bilmiyorum demek erdemliliğini gösteren çok olmuyor. Erdemli olmak konusunda çizdiğim sınıra bakar mısınız? Gerçi burada ifadenin, ekseriyetin yüklediği anlamın bir cüzüne işaret etmiş oluyoruz. Oysa erdem; fazilet, bilme, marifet, beceriklilik, meziyet, hüner, maharet ve nihayet kallavi bir kelime olan liyakati ifade ediyor.
İnsanımız bilmez yahut bilemez ya da bilmemeli demek gibi haddimizi aşan sınırlamalara giderek erdemsizlik yapmak istemiyoruz. Sadece, mümkünse bilgisi olan konuşsun demeyi murad ediyoruz.
Vatandaş her şeyi biliyor ya. Bu sebeple kendisine yöneltilen sorularda da bilmekten kaynaklanan fiilin son şekillerinden olan konuşmayı harekete geçiriyor. Bakın bunun bir başka alâmeti nasıl cereyan etmiş?
Estima şirketi bir anket yapmış. Ankette vatandaşımıza siyasal kimliğiniz nedir, soranlara kendinizi nasıl tanıtırsınız mealinde sorular sorulmuş. Şöyle bir tablo ortaya çıkmış:
Müslüman % 92,0
Atatürkçü % 81,8
Laik % 77,1
Milliyetçi % 72,9
Demokrat % 55,7
İslamcı % 48,7
Muhafazakâr % 46,9
Sosyal-demokrat % 43,8
Muhafazakâr-demokrat % 42,8
Devrimci % 37,7
Liberal % 19,8
Sosyalist % 19,8
Köktendinci % 15,6
Anketin sorularını iki grupta değerlendirmek mümkün görünüyor. Birincisi, dini eğilim ihtiva eden Müslüman, laik, İslâmcı, muhafazakâr ve köktendinci; İkincisi de seküler anlamlar içeren Atatürkçü, milliyetçi, demokrat, sosyal-demokrat, devrimci, liberal ve sosyalist kavramları.
Sayısal sonuçlarına kafa yormak istemediğimden, Vatan Gazetesi’nden Serdar Devrim’in çıkarımlarını yazmak işime geliyor. O da bu anketle ilgili görüşlerini yazmış. Ben kısaca siyasal sonuçlarına bakacağım. Tırnak içindeki cümleler ona ait:
“Türkler’in ezici bir çoğunluğu kendini “Müslüman Atatürkçü Laik” olarak tanımlıyor. Büyük bir bölümü kendini “Müslüman Atatürkçü Laik Milliyetçi” olarak tanımlıyor. Ayrıca yarısından fazlası “Demokrat” olarak görüyor. Ama bu sonuçlara bakarsanız, mesela “Müslüman” diyenlerin yarısı “demokrat” etiketini kabul etmiyor demektir. (Kendini “Müslüman ama demokrat değil” diye tanımlayanların toplam oranı yaklaşık % 48.) “Atatürkçü” diyenlerin de % 46’sı “demokrat” değil. (Demek ki kendini “Atatürkçü ama demokrat değil” diye tanımlayanların toplam oranı % 38.) Olabilir. Her Müslüman, her Atatürkçü demokrat olmak zorunda değil. Ama daha ilginç sonuçlar da var. Mesela, her üç Atatürkçü’den (en az) biri yine her üç Laik’ten en az biri aynı zamanda İslamcıyım diyor.”

İşte her şeyi bilirseniz böyle garip, tuhaf sonuçların ortaya çıkmasına sebep olursunuz. Halkımız okumak gibi lüzumsuz, hayata bakış açısını netleştirmek gibi gereksiz işlere rağbet etmiyor. Doğru olanı bulmak için doğru yerlerde ve yerinde bulunmak cinsinden hareket etmeyi ya önyargıları engelliyor ya da bilmek istiyor da vakit bulamamak (tam buraya bir ünlem işareti yakışır) sorunu yaşıyor. İnsanlar televizyon seyretmek ve dedikodu yapmaktan ibaret bir hayatı tüketiyor.

Herkes kendine bir kimlik bulsun demekten çok, kim olduğumuzu tarif ederken doğru bilgiye dayanalım demek istiyoruz. Köktendinci kim? Nasıl bir şey bu? Dinci nedir? İslâmcı olmakla Müslüman olmanın farkı var mı? Hem Atatürkçü olup hem de demokrat olmamak nasıl oluyor? Liberal olurken sosyalist de olabilme imkânı nedir?

Alabildiğine kavram kargaşası, alabildiğine kafa karışıklığı bu. Acaba anketörlere, bilmiyorum diyen olmuş mudur?


0 yorum: