Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

13 Aralık 2007

Muhterem Hoca’nın Mekânı Cennet Olsun


2007-12-13 19:10:00
Müspet ya da menfi yaşayış biçimleriyle öne çıkmış ve vakti saati gelince ahiret yolcusu olmuş zevatın cenaze merasimlerine dikkat kesiliyorum. Milletin değerleriyle mücadele içinde hayat sürmüş adamların, camilerin tenha avlularında bekleyen cenazelerini görmek beni rahatsız etmiyor. Zerre kadar da üzülmüyorum. Hangi minval üzere yaşamışsanız öylece gidersiniz. Gidişinizin etkisi de kalanların gözünde o ölçüde değer bulur. Menderes’i bilirsiniz lakin onu darağacına yollayanları hatırlamazsınız. Serdengeçti’yi bilirsiniz de, onunla uğraşanları hatırlamazsınız. 27 sene öncesinin ortalığı titreten mevta paşayı şimdi kaçınız hatırlar? İnsanlar hakkındaki değerler silsilemiz böylece devam eder durur. Fatih Camii avlusuna sığmayan cemaat çoğu kere bana, başlar üstünde giden birinin hayrı ile aynı büyüklükte görünür.

Ademoğlunun ölümünden sonra, defterini açık tutan hususlardan biri faydalı bir ilim bırakması. Diğer ikisi, hayırlı evlat ile sadaka-i cariye. Sabahattin Zaim Hoca, Hakk’a yürürken bunların hepsini hadis-i şerifte anlatılan şekliyle gerçekleştirdi. İnsanlar da buna şahit oldular. Mütevazı şahsiyetini bilgiyle, bilinçle ve bizim değerlerimizle yoğurarak geriye kendisinden faydalanılacak ilim ve insanlar bıraktı. Cenazesinde insanlar sel olup aktı. Kendilerini hakkaniyete ve adalete teslim edenlerin, milletinin kutsallarıyla mücadele etmeyenlerin, ülkesine faydalı olmaktan başka ülküsü olmayanların, digergâm olmayı başaranların akıbetleri hayırlı, cenazeleri böyle rağbetli oluyor işte.

1948 seçimlerinde kaymakamlık görevini yürüten Sabahattin Zaim, açık oy gizli tasnif yapıldığı için seçimlere katılmayan halkın yanında yer alır. İçişleri Bakanlığı tarafından, kaymakamlara talimat verilerek seçimlerde oy vermeyenlerin isimlerinin tespit edilmesi istenir. Bu talebi reddeden kaymakamlar arasında bulunan Hoca, görevi bırakır, bu vesile ile de ilmi çalışmalarını hızlandırır. İlerleyen dönemlerde Saraybosna Üniversitesi’nin Kurucu Rektörü ve Sakarya üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin de kurucu Dekanı olur. 1998-2000 yılları arasında YÖK üyeliğinde bulunur. Naif ve gayretli ömrünü insan yetiştirmekle geçirir.

Hoca’nın vefatının ardından hoş bir vefa haberi okuduk. Adapazarı Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Duran’ın, kendi adını taşıyan Aziz Duran Bulvarı'nın isminin Prof. Dr. Sabahattin Zaim Bulvarı olarak değiştirilmesi için Büyükşehir Belediye Meclisi'ne sunduğu teklif kabul edilmiş. Ne güzel işlerdendir bunlar.

Cenaze namazında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Raşit Küçük’ün dilinden dökülen, “Sabahattin Zaim’in peygamber olmayan bir dönemin sahabesi gibi yaşadığına şahit oldum” cümlesi ne kadar mânidar. Hoca’nın örnek hayatına ve yetiştirdiği insanlara bakar mısınız? Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, vekil yahut üst düzey bürokrat olmuşlar. Bir de geçtiğimiz günlerde, işleri nihayetlenen YÖK yöneticilerine bakın. İkna odalarının kurucusu yeni vekile bakın. Hele onun Meclis’te yaptığı, “gün olur devran döner” cinsinden açıklamalarına… Çehrelerinden kendileri gibi düşünmeyenlere nefret dökülen insanlardan hayır mı gelir? Bu nasıl bir bilim insanlığıdır? Hayır dua alacakları kaç insan olmuş bugüne kadar? Sahi onlar hayır dua nedir bilirler mi? Bir gün toprağın altında yok olup gideceklerini hiç mi düşünmezler. Aldıkları beddua hayatlarında olmasa bile son yolculuklarında boyunlarına dolanacaktır onların. Lakin hak ile bâtılın tabiatı, aklını başına almayanlar için kaçınılmaz şekilde cereyan etmeye devam edecek. Herkesin burhanı önünde zira. Sabahattin Zaim hakkında birkaç kelam ettiğim şu yazımda, bunları mukayese maksadıyla da olsa anmaktan rahatsızım aslında. Ataları hemşehrim Muhterem Hoca’nın mekânı cennet olsun.