11 Ekim 2007

Konya’dan Dünyaya Bir Fair Play Girişimi ve Gurur Örneklerimiz

2007-02-19/19:49:00

Unesco’nun Mevlana yılı ilan ettiği 2007’de, Konya’nın her alanda öne çıkarılması amacıyla bütün meslek gruplarına, basın yayın organlarına, iş adamlarına, spor kulüplerine, Selçuk Üniversitesine, dernek ve vakıflara hatta kişisel çabalara kadar önemli işler düşüyor.

Bu yıl, tanıtım ve organizasyonlar açısından etkisiz bir şekilde bitecek olursa, düşünmek bile istemeyiz, bunun anlamı ayağımıza kadar gelen fırsatı tepmiş olmaktan başka bir şey olmaz. Şehrine karşı “kendini sorumlu hissedenler” tarafından organize edilen bir fair play girişimini ve Konya’nın dünya fair playine neler kattığını okuyucularımızla paylaşalım.

Bu konudaki ilklerden biri, TÜFAD ve Cengizhan Sigorta işbirliği ile 15 Şubat günü yapılan “her zaman her yerde fair play” konulu basın toplantısı oldu. Toplantı sonrası, “dünya ve Türk futbolunda artan fanatizmin sona erdirilmesi, holigan davranışların terk edilmesi, futbol sahalarında gözlenen şiddet olaylarının önüne geçilmesi için Mevlana hoşgörüsünü yaygınlaştırarak, fair play ruhunu öne çıkarmak amacıyla bir araya gelindiği” bir basın bülteni ile duyuruldu.

Fair playi icraatta pek olmasa da, kelime anlamıyla herkes biliyor. Dürüst oyun, dürüst davranış, oyunu kuralına göre oynamak, oyunda empatik olmak gibi anlamları var. Kısa adı, Tüfad olan Türkiye Futbol Antrenörleri, Menajerleri Ve Monitörleri Derneği/Konya Şubesi, centilmen spor adamımız İsmet Karababa başkanlığında çalışmalarını sürdürüyor. Cengizhan Sigorta Şirketi ise, eğitime ve Konya sporuna esirgemediği desteğiyle göz dolduruyor. Bu oluşumun, sadece Mevlana yılında değil, bütün zamanlar için Konya’daki diğer kurum ve kuruluşlara örnek teşkil etmesini umarız.

Konya’nın dünya fair playine önemli katkıları oldu. İsmet Karababa’nın Türk spor tarihinde bir ilk olan o meşhur özelliğini bir hatırlayalım:
MOK Fair Play Konseyi, 1983’ten başlayarak Türkiye’de Fair Play kazanan sporcuları Uluslararası Fair Play Konseyi’ne bildirmeye başlar. Aynı yıl Türkiye Fair Playi ilk büyük başarısını kazanır. Konya Amatör Ligi takımlarından Derbentspor’un o dönemde 23 yaşında olan kalecisi İsmet Karababa, takımının küme düşmesini göze alarak, gol kararında tereddüte düşen maçın hakemine, topu kale çizgisinin içinden çevirdiğini söyler ve bu davranışıyla Türkiye Fair Play Ödülü’ne layık bulunur. Dünya Fair Play Konseyi de Karababa’nın bu davranışını, en büyük ödül olan “Fair Play Trophy” ile ödüllendirir ve kendisi de bu ödülü Paris’te törenle alır. 1988’de futbolcuları hiçbir maçta sarı ya da kırmızı kart görmeyen Konyaspor Genç Futbol Takımı, Türkiye Fair Play ödülünü kazanır. Genç takım, aynı yıl “Dünya Fair Play Şeref Diploması”na layık görülür. İsmet Karababa, o zamanlar, bu takımın antrönörü ve daha sonra 1998’de “Sportif Davranış Şeref Diploması” alacak olan liglerimizdeki tek kulüp Konya Endüstrispor’un da teknik direktörüdür. Karababa’nın yukarıda zikrettiğimiz bu oluşumun içinde yer alması, Konya’dan dünyaya yapılan fair play çağrısı için ayrı bir anlam ifade ediyor.

Diğer fair play gururumuz bisikletçi Ömer Ali Erikçi de, 1983 yılı Akdeniz turunda vitesi arızalanan Yunan rakibine bisikletini vermesi ile Fair Play Ödülünü kazanır. O yıl Türkiye, Dünya Fair Play Ödülüne bu sporcuyu aday gösterir. CIFP Konseyi ittifakla Ömer Ali Erikçi’ye kutlama mektubu gönderir.

1998 yılında T.M.O.K. tarafından Taşkentspor Genç Futbol Takımı “örnek takım”, aynı yıl Necati Yeğenoğlu da “örnek yönetici” seçilir.

İstenirse iyilik adına, toplumsal barış adına neler neler başarılır. Ben hem TÜFAD’ı hem de Cengizhan Sigorta’yı, “2007 Mevlana yılı, hoşgörü, fair play, spor ve Konya” kavramlarını bir araya getiren öngörülerinden dolayı tebrik ediyorum. Bakalım neler yapacaklar. Kim bilir belki de bu girişimin başarılı işlerinin ardından Konya, yeni bir Dünya Fair Play ödülüne daha kavuşur. Konya’yı her fırsatta karalamayı iş edinmiş şer odaklarına duyurulur. Fair Play adına bu kadar ödüllü hiçbir il bulamazlar.


0 yorum: