11 Ekim 2007

Hadi bakalım hayat başlıyor

2007-09-06/18:20:00

Önümüzdeki Pazartesi günü, ilköğretimin birinci sınıfına kaydı yapılmış minik öğrenciler, hayatlarının ilklerinden birini yaşayacaklar. Kendi ayakları üzerinde durabilmenin de bir tür provası olacak okula ilk geliş. Anne-babalar, ellerini sıkıca tutan yavrularının sınıflara girişlerine, belki çaresiz bakışlarına, ağlayıp sızlanmalarına, belki de sanki yıllardır okulu tanıyormuş gibi alışık tavırlarına şahit olacaklar.

Okulda ilk günün heyecanı hakkında, çoğumuzun hafızasından çıkmayan sahneler vardır. Hangi hafta başı olduğunu unuttuğum 1976 yılının Eylül’ünde, siyah önlük giyip kapı önüne çıktığım vakit babam; “hadi bakalım hayat başlıyor” demişti de, asla unutmadığım bu sözün ne demek olduğunu hiç anlamamıştım. Okulun küçücük yaşta kendine, aileye ve çevreye karşı sorumluluklar yüklediğini anlatıyordu elbette.

Her okul yılı başında yeniden hatırladığım bu cümleyi geçen öğretim yılının ilk günü, annesi yanında olmadan anasınıfına girmek istemeyen küçük Betül’e aynı duygularla söylemişim. “Hadi bakalım hayat başlıyor.” Hayat başlıyordu ama, Betül annesi veya ablası yanında olmadan sınıfa girmek istemiyordu. Problemi bilinçle halletmek isteyen anne, asla kızmadı, bağırıp çağırmadı. Birkaç gün zorunlu, kapı aralığı ile göz teması eksik olmayan teneffüsler yaptı. Yanında oturdu. Olmadı. Anne, bu bekleyişlerin diğer öğrencilere iyi örnek olmadığı düşüncesiyle öğretmen ve okul idaresinin yardımını istedi. Sonraki gün okula uzman bir rehber öğretmenle geldi anne. Birkaç dakikada hazırlanan senaryo işe yaradı ve Betül için sorun bitmiş oldu.

Hayırlı sonuçlanan her işin başında, söz konusu ne olursa olsun, akıl ve sukûnet yatar. Eğitim-öğretim süreçlerinin içinde “olacağına varacak” eğilimlerin yeri olmaz. Anne, şu yaşanmış örnekte doğrusu pek de alışık olunmayan bir tavır sergileyerek, çocuğunun okula severek gelmesini bilinçle kotarmıştır. Günlerce sürecek anlamsız bir mücadelenin konusu olmamıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın birinci sınıflar için geçen yıl başlattığı bir hafta önce okula başlama uygulaması oldukça işe yaradı. Rahat okul ortamına adaptasyon sağlayan bu bir haftalık sürede küçük misafirlerin okul, sınıf, öğretmen ve akranlara uyumundan, ilgili herkes memnun oldu. Eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını diliyorum.

***

İçkiye Geçit Yok
Gazetemizin iki gün önceki manşeti bana göre, Konyasevmez malum medyacılara malzeme olacak yeniden. Konya İl Genel meclisi, Seydişehir ve Beyşehir Kaymakamlıkları tarafından içkili yer olarak tespit edilen mekanlara izin vermemiş. Sebep, bu tür yerlerin potansiyel cinayet, yaralama, adam kaçırma ve trafik kazalarına davetiye çıkarması olarak gösterilmiş. İlgililer durduk yerde almamışlar kararı. Halkın talebi ile muhalefetin de desteği bir araya gelmiş.
Artık Konyasevmez’lere gün doğmuştur. Adamlarını oraya buraya salıp, Konya’nın içki tüketiminde ülkenin en önde şehri olduğu yalanını, başka numaralarla birleştirip hatırlatacaklardır. Yahut öyle olmayacak da biz Konyaseverler, böyle haberleri öğrenince otomatik ve tanısı evveliyata dayalı psikomedyatik (hayırlı olsun, bunu ben uydurdum) bir önsezi mi inşa ediyoruz? İçki müptelalarına duyurulur. Hazır mübarek ay da yakınken, kurtulun şu illetten. Bunun hanyası Konyası yok.

0 yorum: