Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

20 Ocak 2008

Merhaba Rumeli


2008-01-20 19:04:00
Bazı kitaplar olur, sayfaları arasında gezinirken yazarından editörüne, tasarımcısından ciltcisine velhasıl emeği geçen herkese, onların haberi olmasa da uzaklardan selamlarınızı muhabbetlerinizi gönderirsiniz. Ortaya çıkan emek için birkaç kelam etmek boynunuzun borcu olur. Hele ki kültür varlıklarına benim gibi hassasiyeti olan bir fotoğraf amatörü için bu daha anlamlı, daha keyifli bir yazma vesilesidir.

Hacimli bir kitabın tanıtımını yapacağım: “Rumeli’de Osmanlı Mirası”.
Konyalı bir grup fotoğrafçı, yazar ve tasarımcının ciddi emek ürünü olan “Rumeli’de Osmanlı Mirası”, “Haznedaroğlu İnşaat Grubu” kültür yayınlarının ikincisi olarak karşımıza çıktı. Meraklılarını heyecanlandıracağından hiç şüphem olmayan bu ansiklopedik eser, tertemiz baskısıyla satır satır okunmayı, kusursuz fotoğraflarıyla uzun uzun izlenmeyi ve netice itibarıyla büyük bir teşekkürü hak ediyor.

Konyalı fotoğrafçılarımız İbrahim Dıvarcı, Ahmet Kuş ve Feyzi Şimşek, Rumeli topraklarını adım adım dolaşmak suretiyle tarih hafızamızın tazelenmesine vesile olmuşlar. Aralık 2007’de Meram Belediyesi Konevi Araştırma Merkezi (MEBKAM) tarafından yayınlanan ve bu üç fotoğrafçının eserlerinin yer aldığı “Meram Kitabı” da, teknik olarak bu eserle benzerlikler gösteriyor. Bunların dışında sanatçıların 11 ülke gezerek 14 Mevlevihaneyi fotoğrafladıkları bir çalışmaları daha var. Zamanın Evliya Çelebileri misali oradan oraya koşturuyor olmaları, seyahati seven fotoğraf amatörlerini hatta profesyonelleri bile nasıl kıskandırıyor anlatamam. Böyle bir işim olması için içimden geçenleri yazmaya niyetim yok. Aşikar olmuştur sanırım.

Bu kitabın mimarı olan İlhan S. Ergelen, sunuş yazısında şu satırlara yer vermiş:
“1364 yılında Edirne’nin fethi ile başlayan ve 1912 tarihinde Balkan Harbi’ne kadar olan zaman süresince hakim olduğu Rumeli’nin aynı zamanda hadimi de olan Osmanlı’nın bıraktığı eserler ne yazık ki tahammülsüzlüğün ve hoşgörüsüzlüğün kurbanı olarak tahrip edildiler. Bugün o muhteşem maziyi hatırlatan cami, zaviye, medrese, han, hamam, çeşme, su kemeri, bedesten ve kalelerin ne yazık ki çoğu ayakta değildir. Geri kalanları da muhteşem bir maziyi boynu bükük ve mahzun bir şekilde yâd etmektedir.” Bunlara ilaveten sunuş yazısında dikkati çeken en önemli cümle şu: “…En azından daha fazla tahrip edilmelerini ve yok olmalarını önlemek için, bu eserlerin 2007 yılındaki mevcut durumlarını tespit gayesi ile üç fotoğraf sanatçısı dostumuz günlerce bu ülkelerde, şehirlerde, kasabalarda hatta köylerde dolaşarak fotoğraf çektiler.” Bu ifadeler, eserin hem Rumeli’deki Osmanlı mirasıyla ilgili ilk olmasa da en yeni kayıt olmak özelliği olduğunu hem de bunların takibi için mühim bir kaynak teşkil ettiğini ortaya koyuyor.

Kitaba hayat veren Ergelen, aslen bir Rumeli’li olarak hem ecdadına hem de bu topraklara vefa borcunu böylece ödemiş. Gelecekte bu eserlerin başına istenmeyen bir iş gelmesi halinde arkasına düşüp soruşturulacak bir kaynak bırakıyor olmanın mutluluğunu da yaşıyor olmalı. Özel sektörün pek de umurunda olmayan kültür yayıncılığı kimi zaman işte böylesine önemlidir.

Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin Bey, bu kitabı Arnavutluk’un Berat Şehri Belediye Başkanı’na armağan ettiklerinde, başkanın gözlerinin dolup hislendiğini anlatmıştı geçenlerde. Demek ki, kalıcı işler peşinde olanlar sadece kendi medeniyetlerine değil, bizim medeniyetimizin özlemini çekenleri de mutlu etmiş oluyorlar.

TYB Konya Şubesi’nin web sayfasındaki söyleşiden öğrendiğime göre bu eser üç cilt olarak tasarlanmış. Toplam 3 ciltte en azından Osmanlı’nın Rumeli’deki eserlerinin yüzde 95’i 2010 yılına kadar kayıt altına alınmış olacak. Fotoğrafçılar bu söyleşide, daha sonra bu coğrafyada çalışma yapacak olanlara bir çeşit yol haritası, rehber olacaklarını da ifade etmişler.

Emeği geçen herkesi tekrar kutluyor, yeni çalışmalarını sabırsızlıkla beklediğimizi bilmelerini istiyoruz.