Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

28 Eylül 2008

Bayramınız Mübarek Olsun



29.09.2008
Nerde o eski Ramazanlar, bayramlar diyenlerden değilim aziz okur. Geçmişe göre çok şeyin daha iyi şartlara tebdil olduğunu düşünürüm. Gayri safi milli hâsıla dedikleri değer kimseleri tatmin etmese de, oruç ve Ramazan hassasiyetinin getirdiği paylaşımlar istatistikçileri şaşırtacak düzeyde. Abarttığımı düşünüyorsanız, paylaşım alanlarından uzak olduğunuza yorarım.

Ramazan ve bayram nostaljileri galiba çocukluk günlerine işareten dile getiriliyor yaşı uygun olanlarca. İlk oruç, ilk namaz, direkli oruçlar, akraba ve komşu ziyaretleri, bayram hazırlıkları, harçlıkları sohbetlere konu oluyor. Geçmiş zamanların çocuk ve gençlerinin şimdiki şikâyetleri, sevgi ve saygının kalmadığı yönündeki serzenişlerden ibaret.

Şehrin başkalaştırdığı duygusuz yığınlar elbet az değil. Onlar her daim sahur davulcusundan yahut iftar çadırından müştekidirler. Elleri vermeye varmaz ama dilleri söylemeyi bırakmaz. Bayram günlerini tatil günleri sayar, apartmanda karşı komşudan bîhaber olurlar. Sözüm bunlara değil zaten.

Sözüm, verirken gözleri nemlenen, paylaşmanın erdemine vâkıf, vermenin ruhu olgunlaştırdığının farkında olanlaradır. Ramazan Ayı boyunca, insanlarının birçoğunun hayr kulvarında birbiriyle yarış içinde olduğunu gördüm. Komşunun çocuğunu sevindirmek telaşında hanımlara, tütmeyen ocaklara aş ulaştırma gayretinde beylere, ev ahalisine “bizim okulda ihtiyaç sahibi çocuklar var anne” diyen çocuklara şahit oldum. Okullarında ayakkabısı delik öğrenci arayan öğretmenlere, yardım derneklerine gönül vermişlerin koşuşturmalarına da…Ruhu bizden olanların neşesidir bunlar.

Bir elinin verdiğini öteki eli görmeyenler var bir de. Mübarek Resül’ün bu meşhur sözünü şöyle anlamak gerekir demişti bir bilen: “Bundan murad edilen, kişinin öylesine sık vermesidir ki, adam kime neyi ne zaman verdiğini unutur gider.”

Demin gazetede okudum. Doğudan bir başka şehre Üniversite okumaya gelen bir öğrenci yazmış: “Şehirdeki ilk yılımda insanlar öyle sıcak davrandılar ki, Ramazan Ayında daha evde yemek bile yapmadık. Bu şehri çok sevdim ben”. Demek ki Âdemoğulları arasında ülfeti, muhabbeti tesis eden şey böyle bir şeydir. Şu halde hem oruç hem infak, birer mucizedirler.

Ramazan Bayramı hoş gelmiş. İnşallah, esenliğiyle bizi geleceğe umutlu kılacak bereketiyle gelmiştir.

Bilvesile, cihanın neresinde bulunurlarsa bulunsunlar bütün Müslümanlara hayırlı bayramlar temenni ediyor, tutulan oruçların, kılınan namazların, zekat ve fıtırdan hâsıl olacak ecrin makbul olmasını Cenab-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.