Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

25 Mayıs 2010

Uluslararası Şırnak Sempozyumunun Ardından

14-15 Mayıs 2010 tarihlerinde Şırnak’ta düzenlenen “Uluslararası Şırnak ve Çevresi Sempozyumu”na katıldım. Cuma sabahı başlayan sempozyum Cumartesi günü değerlendirme oturumu, ardından da birkaç tarihi eser ziyaretiyle sona erdi. Sempozyumun hem uluslararası olması, hem de Pazar günü  Kuzey Irak’ın Dohuk şehri ile Dohuk Üniversitesi’nde bir dizi inceleme turunu da ihtiva ediyor olması, katılımın beklenenden fazla ilgi görmesine sebep oldu.

Şırnak Üniversitesi tarafından organize edilen programları Şırnak Valiliği, Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası ve Dicle Kalkınma Ajansı desteklediler. 100 kadar tebliğin sunulduğu oturumlarda Şırnak ili ve çevresinin dini, tarihi, coğrafi ve iktisadi yönleri ele alındı. İlk gün oturumlar Şırnak Üniversitesi’nde, Cumartesi oturumları Cizre Öğretmenevi salonlarında yapıldı. Eş zamanlı yürütülen oturumlardan bazılarını takip etmeye çalıştım. Sempozyum boyunca, yeni kurululan üniversiteden çok fazla beklentileri bulunan Şırnak sivil toplum kuruluş temsilcilerinin heyecanı gözlerden kaçmadı. Kapanışta söz alan bazı akademisyen ve kuruluş temsilcileri, sonraki sempozyumun bölgenin ekonomik kalkınmasına yönelik muhteva taşıması gerektiğini ifade ettiler. Programları düzenleyenler, katılımcıların rahat etmesi için ellerinden geleni yapma çabası içinde oldular.
Sokaklarda karşılaştığım Cizreliler elimde fotoğraf makinesini görünce gazeteci olup olmadığımı sordular. Gazeteci olmadığımı, misafir olarak geldiğimi söyleyince de, kimi medyaya mensup gazetecilerin olup bitenleri çarpıttığını, Şırnak adının artık terörle anılmasını istemediklerini dile getirdiler. İçlerinden biri, bu organizasyondan haberdar olmadıklarını, katılıma belli çevrelerin çağrıldığını, katılmış olsa bile kendisini dinleyen olmayacağını düşündüğünü ifade etti. Ben de, bu tür faaliyetlerin herkese açık olduğunu, bunca akademisyenin bölgenin tanıtılmasına, gelişmesine ciddi katkılar sağlayacağını ve kendisini endişelendiren hususların zaten tartışıldığını anlatmaya çalıştım. Umarım öyledir dedi. Program aralarında konuştuğum bazı tebliğ sahiplerine buraya gelme konusunda yakınlarının uyarıları olmuş. Bir sorun bulunmadığını kendileri de görmüş oldular.
Sempozyum bana göre verimli geçti. Ancak oturumların sıkışık olması, sunumların çok kısa sürmesine neden oldu. Tebliğlerin sempozyum kitabında yer alacak olması neler söylendiğini ortaya  çıkaracaktır. Tunceli, Siirt, Bitlis, Kilis, Batman ve Mardin gibi çevre Üniversitelerin rektörlerinin katılımı, pek de alışılmamış olması ile dikkate değer bir husustu. Şırnak için çok önemli olan bu sempozyumun ulusal medyada yeteri kadar ilgi görmeyeceği görüşünde olanların tespiti doğru çıktı. Şırnak’ta şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı etkinliklerden olan bu sempozyumun göz ardı edilmesinin kasıtlı olduğu görüşünde olanların sayısı bir hayli fazla.
Onlarca katılımcı gibi ilk defa geldiğim Şırnak, sırtını meşhur Cudi Dağına dayamış dağlık tepelik bir yerleşime sahip. İl merkezi nüfusu 2008 yılında 59.435 iken bu rakam 2009 yılında 63.664’e çıkmış. İl merkezinde artan nüfus oranının en büyük nedenlerinden biri üniversitenin açılması, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin gelmesi olmuş. Üniversitenin bir şehir için ne denli öneme haiz olduğunun göstergelerinden biridir bu durum. İl merkezine dolambaçlı uzunca bir yoldan giriş yapıyorsunuz. Doğunun tipik il ve ilçelerindeki gibi canayakın ve yardımsever insan profili mevcut.
Sonraki yazımda gerek bölgeden gerekse Kuzey Irak’tan edindiğim gözlemlerimi aktarmaya devam edeceğim.