11 Ekim 2007

Sille Restorasyonu ve Selçuklu Belediyesi

2007-03-08/20:19:00

Salı günü akşamı Başkan Adem Esen, Sille konağı’nda Aydınlar Ocağı müdavimlerine çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Bir de tanıtım filmi izledik. Ben sohbetin “Sille restorasyonu” kısmını ele alacağım.

Selçuklu Belediyesi bir süreden beri Sille’de restorasyon çalışmaları yürütüyor. Söz dönüp dolaşıp buraya geldi. Başkanın, erken Bizans dönemine ait tarihi yapıların, özellikle de kiliselerin onarımı konusunda vatandaş merkezli çekinceleri olduğunu sezdim. Ya da bana öyle geldi. Bu tür işler için genelde insanlarımızın olumsuz kanaatleri oluyor. Gerçi insanımızın her konuda derin bilgileri eksik olmaz! Sille’de yıkılmaya yüz tutmuş yapıların ayağa kaldırılması için yapılan harcamayı gereksiz hatta art niyetli bulanlar bile olacaktır. Oysa bu işlerin çok yönlü getirileri vardır. Elbette harcama yapacaksınız. Filan ülkedeki Müslüman varlığını sembolize eden eserleri bakımlı görmeyi hangi Müslüman istemez? Harabe halde bir cami görmek kimin içini sızlatmaz? Bu hususlarda “empatik” olmak lazım. Ayrıca, turizm geliri elde etmek, kültürel tanıtım yapmak ve insanların dinlenme ihtiyacını karşılamak gibi bir dizi avantaj söz konusu burada.

İsabetli bulduğumuz bu çalışmaya geniş açılardan bakarak kanaatimizi dile getirelim. Konya, turizm gelirleri bakımından olması gerektiği yerde değil. Bir yılda gelen turist sayısı yetersizdir ve bunların çoğunu da Mevlana ihtifallerini hariç tutarsak, Konya’yı özellikle görmeye gelenler oluşturmuyor. Tur şirketleri, müşterilerini Mevlana Türbesi civarında bir süre tuttuktan sonra alıp götürüyorlar. Bölgenin dışındaki esnafa ne zaman sorsanız, hem yerli hem de yabancı turistlerin kendilerine uğramadığını duyuyorsunuz. Konya denince Mevlana’dan başka akla bir şey gelmiyor. Arada bir Meram Bağları nerede diye soranlar da eksik olmuyor. Meram’da bağ bulamayanların ne düşündüklerini de hep merak etmişimdir. Selçuklu medeniyeti ile özdeş olan memleketimde sadece Selçuklu eserleri bile tahminlerin ötesinde turist getirebilmeli. Şu anda Konya merkezinde restorasyona ihtiyaç duyan yapı neredeyse kalmadı. Bu, Sille’deki çalışmalar için harcanan parayı hoş görmeme ihtimali olanların ihtimalini ortadan kaldıracaktır.

Ben senelerdir yaz aylarında uzun yolculuklar yapıyorum. Sadece son iki senede toplam 7 bin km. yol kat ettim. Nerede açık-kapalı müze, ören yeri, yayla, gidilmeye görülmeye değer kasaba köy varsa giderim. Ege ve Akdeniz başta olmak üzere, tarihi özellikleri bakımından Sille’ye benzeyen ama bakımsız bırakılmış bir yer görmedim. Karadeniz’in en doğusunda çıkmakta zorlandığınız yerlerdeki eski eserleri bile turizme hazır görüyorsunuz. Sille bu bakımdan, neden hem Selçuklu’nun hem de Konya’nın tanıtılmasında, Mevlana ve kısmen Meram’dan sonra üçüncü bir sacayağı ve kazanç kapısı olmasın? Üstelik belediyenin onarım çalışması sırf kilise ile sınırlı değil. Kanal, cami, çeşme, sokak ve hamam vs. de bu faaliyetin içinde. Yani bir Sille restorasyonu mevzubahistir.

Sille’deki çalışmalar konusunda belediyeye birkaç önerimiz olsun:
1. Sadece tarihi yapıları değil, onarıma müsait evleri aslına uygun hale getirmek.
2. Yörenin gelenek yapısına uygun uluslararası etkinlikler yapılması. Bunun ilgi görmesi konusunda şüphe duymuyoruz.
3. Sille kanalının su ile doldurularak çevresinin Meram köprüsündeki gibi mesire ve eğlence yeri haline getirilmesi.
4. Restorasyonun tamamlanmasının ardından muhakkak geceleri aydınlatılması.
5. Sille Barajı’nın en uygun ölçüde piknik alanı haline getirilmesi.
6. Kaya Kiliseye ulaşım için otantik yollar yapılması.
7. Ve etkili tanıtımlar… Bu, işin olmazsa olmazı.

Buna ilaveten bir zamanlar Ortodoks varlığını barındıran Sille’nin bir dinler arası diyalog girişimine ev sahibi olmasına malum sebeplerden sıcak bakmıyorum.

İnsanların tatil ve gezi tercihleri deniz, kum ve güneşten dağlara, nehirlere ve kadim beldelere doğru kaymaktadır. Sille’yi düzenleme konusu doğru bir karardır…

0 yorum: