Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

Dr.M.ULUTÜRK

04 Ekim 2009

Erkek Yazar Kadın Okurdu

Fransız Yazar Monteigne demiş ki; “kadın için en önemli bilim, ev bilimidir.” Kadın, evinde oturup dışarıya çıkmasın demeye mi getirmiş sözünü? Kız çocuklarının erken ölümlerini yaşamış bir babanın tecrübesi gibi geldi bana dediği. İlk kızı iki ay, dördüncü kızı üç ay, beşinci kızı beş ay, altıncı kızı da doğumundan birkaç gün sonra ölen bir baba halet-i ruhiyesinin, evde anne rolünü tanımlaması diye düşünmeden edemedim.

Montaigne’in sözünü aktaran Prof. Dr. Emine Yeniterzi, “Kadın Yazar Ne Yazar” başlıklı panelin ilk konuşmacısıydı. Panel’in diğer katılımcıları Nazife Şişman ve Fatma K. Barbarosoğlu’nun mazeret beyan ederek gelemedikleri duyuruldu. TYB Konya Şubesi’nin oldukça ilgi gören programlarından olan bu panelde, Prof. Yeniterzi ile birlikte Vakit Gazetesi Yazarı Avukat Sibel Eraslan ve Yazar Hüzeyme Yeşim Koçak Hanımefendileri dinleme imkânı bulduk.

Prof. Yeniterzi, “kadın yazar” demekle yapılanın pozitif ayrımcılık içerdiğine vurgu yaparak, panelde konuşan diğer kadın yazarların sözlerinin arasında da bir şekilde geçen bu tamlamaya pek razı olmadı bana göre. Cinsiyet ayrımcılığı kaynağının makablini de ihmal etmeden aslında kabahatin kadınlarda olduğunu söyledi. Türk Edebiyatına izler bırakmış münevver kadınlardan bazılarını eskiden yeniye eserleriyle birlikte zikrederken, Osmanlı ve öncesinde şiir yazma cesareti bulabilmiş kadınlarının ortak paydasının mensup oldukları sosyal sınıf olduğuna işaret etti. Okur-yazar sayısının fazla olmadığı dönemlerde, klasik şiirin üretildiği alanın imparatorluğun yüksek sınıfına mensup insanlarla sınırlı kaldığı, doğal olarak da kadın edebiyatçının neden yetişmediğini kolayca anlaşılıyor.

Halen Vakit Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Sibel Eraslan heyecanlı, iyi bir hatibe. Hukuk tahsili sonrası avukatlık yapmaya zamanı az olmuştur sanıyorum. Onu daha çok kadın hareketleri içinde ve yazarlık yönüyle tanıyoruz. Bir grup edebiyatçı hanımla birlikte gerçekleştirdikleri projelerden söz etti. Kadının eve hapsedilip hayattan koparılmasına tepki verenlerden biri Eraslan. Panel sonrası kendisine yöneltilen dini içerikli sualleri, ilahiyatçı olmadığı gerekçesiyle -haklı olarak- geçiştirdi. Kadına düşen mirasın şer’i taksimi konusunda ne düşündüğünü sormak yerine alanıyla ilgili sorular gelmiş olsa daha iyi olurdu. Bu ülkenin kendisi gibi aksiyoner, cesur kadınlara ihtiyacı var.

Hüzeyme Yeşim Koçak, TYB Konya Şubesi’nin en aktif yazarlarından. Öykü, roman ve denemelerinde kendine has edebi üslup ve dil bulduğumuz Hüzeyme Hanım, 2003 yılından itibaren on kitaba imza attı. Naif şahsiyeti ile örnek bir insan. Son derece bilimsel, bir o kadar da anlaşılır lisan ile aktardığı konuşmasını çok beğendiğimi söylemem gerekiyor. Konuşmasının bir bölümünü, kadın neden yazar sorusuna ayırdı. Küresel depresyonu bertaraf etmek, kaybolup gitmemek, ayrıntıları üçüncü şahıslara göstermek, acı çekenlerle özdeşim kurmak, toplumsal olayların etkilerini aktarmak türünden tecrübelerin okuyan kadını yazmaya yönelttiğini anlattı. Panelin başlığına uygun orijinal tespitler sıralayan ve yazmak yaşamaktır, hayata kayıtsız kalmamaktır diyen değerli yazar, dindar kadın yazarlarla diğerleri arasındaki alanın, geçmişinden gocunmayan, yeniye sahiplenen, bu sebeple de geniş bir zeminde hareket etme rahatlığını yaşayan dindar kadın yazarlar lehine geliştiğini ifade etti. Feminist yazarların 28 Şubat sonrası, sosyal-toplumsal anlatıma yönelmelerinin dikkat çekici olduğunu belirtmesi, yazarın dikkatli bir okuyucu olduğunun da işaretlerini vermiştir sanıyorum.

Öyküleri, makaleleri, kitapları, köşe yazarlığı ve televizyon programları yanında başarılı bir iş kadını olan panel yöneticisi Melahat Ürkmez Hanım’ı ayrıca kutluyorum.

Farklı hayat görüşlerine sahip “yetmiş kadın yazar” sayısı –70 rakamı Hüzeyme Hanım’a ait ve doğru işittimse- yetmiş milyonluk Türkiye için, kadın yazar ne yazardan çok, hatta kadın neden yazmazdan çok, “bu ülkenin kadını ve erkeği neden okumaz” sorusuna mantıklı bir anlam yüklemekle doğru orantılı gibime geliyor.