25 Kasım 2017

Kayıp Demiryolunun Peşinde (Kağıthane-Kemerburgaz dekovil hattı)



Birinci Dünya Savaşı'nın ilk yıllarında elektrik santrallerine gereken kömürü taşımak üzere yapılan Kağıthane-Kemerburgaz demiryolu hattı, savaş sonrası ortadan kayboldu. Ve yaklaşık 90 yılın ardından, hat yeniden günışığına çıkarıldı.
Popüler TARİH/ Haziran 2002 / Ayşe Başak Oğuz

İs­tanbul'a taşkömürü getirmek günden güne zorlaşınca
Birinci Dünya Sava­şı'nın ilk aylarıydı. Zonguldak'tan İs­tanbul'a taşkömürü getirmek günden güne zorlaşıyordu.  Ma­denlerden İstanbul'a, Silahta­rağa Elektrik Santrali'ne taş­kömürü getirmeye çalışan ge­miler ve Şirket-i Hayriye vapurları, Rus denizaltı ve savaş gemileriyle baş etmekte zorla­nıyorlardı. Birçok gemi Rus bombardımanının hedefi olu­yor; vapurlar batırılıyor, kö­mür çoğu kez İstanbul'a ula­şamıyordu.
Savaşın başlamasıyla kö­mür ithalatı yapılamaz olmuş­tu. İngiltere'den gelen kömü­rün önü kesilmişti. Çanakkale Boğazı kapandığından, Akdeniz yoluyla da kömür sağlana­mıyordu. Almanya ile demir­yolu bağlantısı kesilince, Al­manya'dan kömür sevkiyatı da zorlaştı. 

Azalan kömür miktarı bü­yük sıkıntılara neden olmaya başladı
Silahtarağa Elektrik Sant­rali de önemli miktarda kö­mür tüketiyordu. Gün geçtik­çe azalan kömür miktarı bü­yük sıkıntılara neden olmaya başladı. Kömür sıkıntısının önüne geçmek ve elektrik üre­timindeki aksamaları durdur­mak için, yeni kaynaklar aranmaya başlandı. İlk akla gelen, Kilyos yakınlarındaki Ağaçlı'da bulunan linyit ma­denleri oldu.
Ağaçlı linyit havzası İstanbul Boğazı’nın kuzeyinden, Kilyos'tan başlıyor, Terkos Gölü'ne kadar uzanıyordu. 25 kilometrekarelik bir alandı. Ağaçlı linyitlerinin kükürt oranı yüksekti; ancak yapılan testler sonrasında, taşkömürü ile karıştırılıp kullanıldığında, zararlı olmayacağı anlaşıldı. Zaten başka seçenek yok gi­biydi.
Şirket-i Hayriye'nin öncü girişimiyle dönemin hüküme­ti, Ağaçlı'daki kömür ocağına el koydu. Bir ocak da Ağaçlı yakınındaki Çiftalan'da açıl­dı. Her iki ocak, 1915'de işle­tilmeye başlandı. Fakat kö­mür Karadeniz kıyısındaki Ağaçlı'dan Kağıthane yakınla­rındaki Silahtarağa Santra­li'ne nasıl getirilecekti?

Sonunda çözüm bulundu:
Ağaçlı kömür ocağı ile Silahtarağa Santrali arasına bir dekovil hattı yapıla­caktı; en güvenli yol buy­du. İşte, Karadeniz-Sahra hattının yani Kağıtha­ne'den başlayıp Karadeniz kıyısına ulaşan kayıp de­kovil hattının öyküsü o günlere dayanıyor...


Kağıthane-Kemerburgaz-Ağaçlı-Çiftalan dekovil hattı
Bir zamanlar üzerinde kömür taşınan, Kağıthane'yle Kara­deniz kıyısını birleştiren, göre­vini tamamlayınca uzun süren bir yalnızlığa itilen, unutulmuş bir hat. Ta ki birileri dekovil hattının bir orma­nın derinliklerinde sakla­nan kalıntılarını bulunca-ya kadar...
Dekovil hattının Kağıthane-Ağaçlı bölümünün yapımına 1914 yılının so­nunda başlandı. Hat, Temmuz 1915'te tamam­landı ve işletmeye açıldı. 30 Haziran 1916'da bu kez Ke­merburgaz-Çiftalan yönünde çalışmalar başladı. Bu hat da 26 Aralık 1916'da bitirildi.
Hattın yapımında, Yeşil­köy'deki 'Şömendöfer Mekte­bi’ alayının büyük katkıları oldu. Üçüncü Çorlu amele ta­buru her iki hattın yapımında da görev aldı. Dekovil hattı­nın yapılışında, inşaat mü­hendisi Ahmet Muhtar Bey­de hazır bulundu. Ahmet Muhtar Bey bu konuda tecrü­beliydi. Hicaz Demiryolu'nun yapımında da görev almıştı. Ahmet Muhtar Bey 1926'da Demiryolları Umum Müdürü oldu.


Dekovil hattı 1920'li yıl­lardan sonra hiç çalışmadı
Ama 1950'li yılların başına kadar varlığını korudu. 1950'lerin ortalarında, hat bütünüyle söküldü. Hatta sanki orada bir zamanlar hiç çalışmamış gibi, hiç varolma­mış gibi tamamen unutuldu. Yeniden günışığına çıkması için, uzun yılların geçmesi, büyük tesadüflerin yaşanması, farklı hayatların kesişmesi ge­rekiyordu. 




Dekovil hattı günışığına çıkıyor
Dekovil hattı üç ayrı elde­ki eski fotoğrafların bir araya gelmesiyle yeniden hatırlandı. Kağıthane-Kemerburgaz-Ağaçlı-Çiftalan De­kovil Hattı'nın ortaya çıkarılmasında Prof. Emre Dölen ve kolek­siyoner Mert Sandal­cı'nın oynadığı rol tartışılmaz.
1990'lı yıllardı; Prof. Emre Dölen'in dekovil hattında gö­revli dedesinin fotoğ­rafları, koleksiyoner Mert Sandalcı'nın tren merakıyla aldığı eski fotoğraflar ve Kağıthane Belediyesi yetkililerinin Yıldız Sarayı arşivlerinde rastladık­ları ve de "Kağıthane'de bir demiryolu olduğuna ilişkin" kendilerine ilk ipucunu veren tek bir fotoğraf bir araya ge­lince, kayıp dekovil hattının gizemi çözüldü.
Emre Dölen'in elinde bu­lunan ve dedesi Mukadder Dölen'in hattın yapılışı sıra­sında, 1916'da çektiği fotoğ­raflarla, Mert Sandalcı'nın 1996 yılında bir kartpostal sa­tıcısından aldığı 12 fotoğraf, bu büyük keşfin temelini oluş­turdu.



Fotoğraflar ve kartpostallar
Mert Sandalcı 1996 yılın­da bir kartpostal satıcısında 12 adet fotoğraf buldu. Fo­toğraflara vuruldu. Satıcı her ne kadar hattın yabancı bir ül­kede olduğunu iddia etse de Sandalcı, fotoğraflardan hat­tın Kemerburgaz'dan geçtiğini anladı. Ama hat şimdi nere­deydi? Neler yaşanmıştı, ne­den konuyla ilgili bilgi yoktu. Birkaç ay sonra, yine 1996'nın Eylül'ünde, Mert Sandalcı ve Emre Dölen'in yolları kesişti. Türk Tıp Tari­hi Kongresi'ne katılan Mert Sandalcı, bir öğle yemeğinde Prof. Emre Dölen'in arkadaş­larına, Kemerburgaz civarındaki bir hattan ve bu hattın fotoğraflarından bahsettiğine kulak misafiri oldu.
Emre Dölen, elinde bu hattın yapımıyla ilgili birçok fotoğraf bulunduğunu ve hat­tın yapımı sırasında fotoğraf­ları çeken kişinin dedesi Ha­san Mukadder Dölen olduğu­nu anlatıyordu.
Yan masada oturan Mert Sandalcı daha fazla dayana­madı; söze karıştı ve sonunda her iki eldeki fotoğraflar bir araya geldi 'kayıp parçalar' birleştirildi!


Üç sevdalının keşifleri
Emre Dölen ve Mert San­dalcı yollara düştüler ve adım adım arayarak dekovil hattın­dan geriye kalan tek şeyi -hat­tın güzergahını- buldular. Sandalcı ve Dölen, 11 Şubat 1999'da başladıkları keşif ge­zisinde, ahşap köprülerin te­mellerini, işçi lojmanlarının temel kalıntılarını da buldu­lar. Onlara bu gezilerinde yol­daşlık eden biri daha vardı: Kağıthane Belediyesi basın danışmanı Hüseyin Irmak.
Üç tren yolu sevdalısı or­man içindeki yolda ballast ka­lıntıları, yarmalar, dolgular üzerinde ilerlerken bir gün hiç unutamayacakları bir şey ol­du. Belki de onları en çok he­yecanlandıran keşiflerini yap­tılar. Dekovil hattının kilo­metre taşlarını bulmuşlardı: Üzerleri eski harflerle yazılı 8.9 - 9 ve 9.2 işaretli kilomet­re taşları yerlerine dikildikleri İlk günkü gibi duruyordu!
Ağaçlı ve Çiftalan köyleri­ne ziyaretler yaptılar. Köyün yaşlılarıyla sohbet ettiler. De­kovil hattının yapımına tanık­lık edenlerden hâlâ hayatta olanların anlattıklarını dinlediler. Dekovil hattı hakkında bilinmeyenler artık birer birer ortaya çıkıyor, gizem çözülü­yordu.
Sonunda, Prof, Emre Dö­len, Mert Sandalcı ve Hüseyin Irmak, ayların emeğini, Kağıt­hane Belediyesi'nin bastırdığı bir kitapta topladılar.  


Kağıthane-Kemerburgaz dekovil hattı nasıl bulundu?

Prof. Dr. Emre Dölen (sağda), Kağıthane-Kemerburgaz dekovil hattının keşif öyküsünü şöyle aktarıyor:
"Bu fotoğraflar 30 yıldır bendeydi. Fotoğrafların varlığını çocukluğumdan beri biliyordum. Fotoğrafların ne olduğunu, tren yolunun hikayesini dedemden dinlemiştim. Dekovil hattını ve o dönemde yaşanılanları bilmeme rağmen, güzergaha ilişkin bilgilerim sınırlıydı... 0 dönemde Kemerburgaz bölgesinde su kemerlerini ve İstanbul'un eski su sistemlerini araştıran Prof. Kazım Çeçen, bazı hava fotoğrafları çekmişti. Hava fotoğraflarından güzergahın belli olup olmadığını kendisine sormuştum. Ancak yanıt olumsuzdu. Mert Sandalcı ile karşılaşana, yani fotoğrafların bir araya gelmesine kadar, hiçbir araştırma yapmadım. Mert Sandalcı ile birlikte, önce dekovil hattına ilişkin bir harita aradık; bulamadık. Sonra o dönemlere ait bütün İstanbul haritalarını inceledim. Güzergahı haritalarda saptamayı hedefliyordum. Askeri haritaları ve özellikle Kemerburgaz bölgesine ilişkin olanları taradım. Sonuçta, kitapta da yayımladığımız askerî haritada, dekovil güzergahının işaretlenmiş olduğunu gördüm. Bu harita, 1916 tarihli bir erkan-ı harp haritasıydı. Küçük ölçekliydi ve rahatlıkla araziye uygulanıyordu. İlk gittiğimiz günü hiç unutmam. Bir kış günüydü. Jiple gitmiştik. Jip çamura saplandı. Yürüyerek devam etmek zorunda kaldık. Kış mevsiminde olmamız bizim için büyük avantajdı. Ağaçların yaprakları dökülmüştü, önümüz açıktı ve güzergahı gözlemlemek çok kolay olmuştu. Biraz çamura battık; ama şansımız yaver gitti.
Bu süreçte bir orman işçisinin bize büyük yardımı oldu. Bölgeyi iyi tanıyordu. Uzun yıllar çalışmıştı ve güzergahın dışında kendi çabamızla belki de göremeyeceğimiz istasyon binalarının temellerini ortaya çıkarmamızda büyük rol oynadı. Bu orman işçisine Kemerburgaz'da bir kahvede yaşlılarla konuşurken rastlamıştık. Benim için bu keşfin anlamı çok büyük. Bir tarihi eseri ortaya çıkarmak, geçmişe ışık tutmak çok önemli. Ancak burada benim kişisel geçmişime, aile büyüklerime ilişkin bazı değerlerle de karşılaştım. Dedemin bana anlattıklarını bire bir yaşadım. Bir elimde fotoğraflar, öteki elimde harita; aklımda dedemin anlattıkları, bölgeyi karış karış taradım. Mert Sandalcı ile beraber, kilometre taşlarını tek tek tespit ettik. 





Demiryolu hattın teknik özellikleri
Kağıthane- Kemerburgaz dekovil hattının günlük kömür taşıma kapasitesi 960 tondu. Hat üzerinde, 8'er vagonlu 24 çift katar çalışıyordu. 1916 yılından itibaren Ağaçlı ve Çiftalan'daki kömür ocakları ordu tarafından işletilmeye başlandı. 1918'in Ekim ayında imzalanan Mondros Mütarekesi'nin ardından üretim bütünüyle durdu. Karadeniz-Sahra hattı ve kömür madenleri, 1922'de ordunun elinden alındı. Bu tarihten itibaren işletme hakkı Ticaret Nezareti'ne geçti. Fakat hat işletilmedi ve 1928 yılından sonra terk edildi. İkinci Dünya Savaşı'nda, Ağaçlı linyitleri yeniden hatırlansa da üretim maliyetinin yüksekliği bu fikri unutturdu.


Hazırlayanlarmerakediyorum grubu üyeleri merakediyorum@googlegroups.com 

Kaynak : Popüler Tarih Haziran 2002 "Ayşe Başak Oğuz -Kayıp Demiryolunun Peşinde" başlıklı yazıdan alınmıştır.  Resim ve başlıklar yazıya eklenmiştir.

0 yorum: