11 Ocak 2016

Kütüphane Var mı? Evinizde Yani?

Çevremde nice insanın okuyarak rahatladığını, sorunlarıyla baş etme gücü kazandığını yakından gözlüyorum. Okumak, ruhsal sorunları tamamen gidermese bile, onlarla baş etmeyi kolaylaştırıyor, kişilerin ufuklarını zenginleştiriyor, insan ilişkilerinde başarılı, yaşamda dirençli olmalarına katkıda bulunuyor.



İkinci Dünya Savaşı sonunda Almanya yerle bir olmuştu, insan kaybı da büyüktü. Ancak yirmi yıl sonra Almanya’yı bir sanayi devi olarak ayakta gördük. Bu nasıl oldu? Bu durumun birkaç nedeni olabilir. Kanımca bunlardan en önemlisi, Almanya’nın bilgiye dayalı oturmuş bir sistemde iyi eğitim almış insanlara sâhip olmasıydı.

Biz nasılız? Fena okumuyoruz, ancak daha iyi okuyabiliriz. Azerbaycan’da yüz evden ellisinde piyano var, yüz evden yüzünde kütüphane var. Evinizde bir kütüphane var mı? Evinizde iki kütüphane var mı?
İstanbul’da Maçka’da açık hava tiyatrosunun yanındaki küçük parkta metal bir heykel var. Sanırım heykelin bir parçası olarak metal kalemle şöyle bir yazı yazılmış üzerine: “Bugüne kadar hiç kimse benden evi için bir kütüphane tasarlamamı istemedi. İmza: Bir iç mimar.” Heykelin üzerinde aynen böyle yazıyor. Ev yaptıranlar, fayanslara filan çok dikkat ederler ama galiba kütüphaneler unutulmuş.
Plajlarda, tatil köylerinde bakıyorum, yabancı turistler sürekli kitap okuyorlar. Belki hepsi çok derin şeyler okumuyorlar, ama okuyorlar. Yani iki ellerini birbirine yaklaştırıp kitap okuyorlar. Plajlarda zaman zaman bizim insanımızın ise iki kolunu yanlara açıp dirseklerinin iç tarafını güneşe tuttuklarını görürsünüz. (Dirseğin iç bölümü yansın diye böyle yaparlar.)
Okumak için iki eli bir araya gelmeyen milletin iki yakası da bir araya gelmez.
(alıntı)

0 yorum: