26 Nisan 2010

Lale; Bir Devrim Bir Devir

Lale, bizde bir devrin, Kırgızistan’da bir devrimin de adı oldu. Her ikisinin sonu da bazı yönleriyle birbirine benziyor.
Bizim buralarda laleler açarken, Kırgızistan’daki “Lale Devrimi”nin beşinci yıldönümünden iki hafta sonra/geçen hafta ülkenin kuzeyindeki Talas kentinde başlayan, ardından başkent Bişkek’e yayılan isyanlar, ülke siyasetini baştan şekillendirdi. Sovyetlerin çöküşünden sonra Kırgızistan’da, halkın Lale Devrimi ertesi yaşadığı hayal kırıklığını yeni devrimin sebebi sayıyor uzmanlar. Tarih tekerrür etti. Akayev gitti Bakiyev geldi.  Şimdi o da yok. Bakalım kimler çıkacak bunun altından?
Oralarda olup biteni bir kenara bırakarak, tarihin yapraklarından birini aralayıp bir devre adını veren bu hoş bitki hakkında hasbihal edelim. Lale Devri, Osmanlı Devleti'nde, 1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile başlayıp, 1730 yılındaki Patrona Halil İsyanı ile sona eren dönemin adıdır. Devin padişahı III. Ahmed, sadrazamı ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşadır. Zevk ve sefâ devri olarak bilinir.
O devirde lale pek eşsiz, pek efsunkâr bir çiçektir. İstanbullular, öylesine âşıktırlar ki, hakkında en mahsus şarkı ve gazelleri Nedim’den duyarlar:
“Erişti nevbahar eyyamı açıdı gül-ü gülşen;
Çırağan vakti geldi, lâlezarın dîdesi ruşen.
Çimenler döndü ru-yü yare reng-i lâle vü gülden.
Çırağan vakti geldi, lâlezarın dîdesi ruşen.”
    Aynı yıllarda Osmanlı mülkü Anadolu’da Ercişli Emrah şöyle demektedir:
“Tutam yâr elinden tutam,
Çıkam dağlara dağlara
Olam bir yaralı bülbül,
İnem bağlara bağlara.”
Lâle gönüllerde eşsiz bir hükümdardır. Bütün sohbetler onun üstüne kurulur. “Filan efendinin bahçesinde bir lale türemiş de, gören bayılıyormuş...” Halka da bulaşan lale modası ortalığı kasıp kavurmaktadır.  Fiyatlar alıp başını gitmiştir lakin. 1722 yılının Eylül’ünde Padişah III. Ahmed bir ferman yayınlar. Her lale cinsinin fiyatının belirlenmesi için istanbul Kadısı’na buyruk verir. O kadar pahalanmıştır ki lale fiyatları; he şu “Mahbub” adı verilen lale yok mu? Hınzıra güç yetmez ki alına! Tam bu sıralar, önüne gelen “benim lalem daha değerlidir” demeye başlar. Lale piyasasında haksız kazanç alıp başını gitmiştir. İstanbul bu sebeple karışmak üzeredir. İki yüz otuz dokuz cins lale devrin düzenini bozmak üzeredir. Devlet bu duruma daha fazla seyirci kalmaz. Mahkeme kararıyla Vefalı Mehmed Bey’in yetiştirdiği “Niz-i rummanî” adlı laleye en yüksek fiyat biçilir ve ortalık durulur. (Bkz. M. Uluğtekin Yılmaz, Osmanlının Arka Bahçesi, Ankara, 1998). 
Hollanda’da var bir lale çılgınlığı. 1624 yılında başlayıp 1637 yılında bitmiş. Öyle ki, fiyatların hızla yükselmesiyle kimi lale türleri gemilerle takas edilmiş, bir lale soğanının fiyatı Amsterdam’da bir ev fiyatına eşdeğer hale gelmiş.
Osmanlı Devleti’nde Lale Devri’nin sonu, Patrona Halil İsyanı ile başlar. Bu ayaklanma 28 Eylül 1730da başlayıp üç gün sürmüştür. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa idam edilmiş; Sultan III. Ahmed tahttan indirilmiş, tahta I. Mahmud getirilmiş ve sonradan Lale Devri adı verilecek devir sona erdirilmiştir.
Lale’ye dikkat etmek lazım...

0 yorum: