31 Aralık 2015
28 Aralık 2015
21 Aralık 2015
365 Gün Parisliler
Fotoğrafçı Constantin Mashinsky her gün sokakta karşılaştığı bir Parisli’nin portresini çekiyor.
Fotoğrafın çekildiği ana dair bir ayrıntı veya kişi hakkında subjektif yorumunu da fotoğrafın altına ekliyor. 365 Parisiens (365 Parizyen) adlı bu seri tek tek kişiler üzerinden genel bir Paris portresi çıkarıyor.
Fotoğrafın çekildiği ana dair bir ayrıntı veya kişi hakkında subjektif yorumunu da fotoğrafın altına ekliyor. 365 Parisiens (365 Parizyen) adlı bu seri tek tek kişiler üzerinden genel bir Paris portresi çıkarıyor.
14 Aralık 2015
Konya gezisi Raporu
Dr. Firuzan Kınal'ın Konya gezisi Raporu adlı çalışması.
Linke tıklayın.
https://drive.google.com/file/d/0ByWOqGgYwGrsX1M3V3BKcTNCUUE/view?usp=sharing
02 Aralık 2015
Fasıllar Anıtı
Gönderen: Hayata Dair NotlarArkeoloji, Fasıllar Anıtı, Fasıllar Gezi Notları, Konya, LukianosYorum Yok
Fasıllar Köyü görünüm |
Fasıllar
Konya’nın Beyşehir ilçesine 18 km. uzaklıkta bir köy. Köye iki ayrı yoldan
ulaşmak mümkün. Beyşehir-Seydişehir karayolunun 3. kilometresinden sola dönerek
Çiçekler köyünden veya Seydişehir-Konya Karayolunun 25. kilometresinde Çavuş
Kasabasından sola saparak Tepecik ve Çiçekler köylerinden sonra asfalt yoldan
ulaşılabiliyor.
Konya
il merkezine çok da uzak olmayan Fasıllar Köyü, Anadolu’nun zengin tarihi
birikimine sahip. Adeta bir açık hava müzesi gibi. Sıcak bir Ağustos günü yörede
gezerken buradaki kültür varlıklarına nasıl sahip çıkılmadığını düşünüp durdum.
Yerli ve yabancı misafirlerin işini kolaylaştıracak tesislere, ve anıtlara
giden yolların iyileştirilmesine ihtiyaç var.
Fasıllar
ve civarı Hitit, Roma ve Bizans’a ev sahipliği yaptığı gibi daha eski
zamanlarda da yerleşime sahne olmuş. Roma ve Bizans eserlerinin fazlaca
görüldüğü yörede çok sayıda anıt mevcut. Köyün Asar (Hisar) Tepesi, Uhuz Tepesi
ve eski köylerin bulundukları yerler tarihi eser itibariyle çok zengin.
Fasıllar'ın kuzeybatısında yer alan Asar Tepenin kuyuları, sarnıçları, Uhuz
Tepenin mermer bina kalıntıları bunlardan birkaçı.
Lukianus Anıtı |
Köyün
kuzeyine düşen Kurtbeşiği Tepesi’nin doğu yamacında yer alan Fasıllar Anıtı, MÖ
XIII. yüzyılın ikinci yarısına tarihleniyor ve Tarhuntaşşa Kralı Kurunta
tarafından yaptırıldığı düşünülüyor. Fasıllar Heykeli, Hitit sanatı için ayrıca
önem taşıyor. Çünkü bu döneme tarihlenen heykellerin çoğu küçük boyutlarda ve
profilden bir görüntü verirken, bazalt taşından yapılan bu heykel cepheden
tasvir edilmiş ve yaklaşık yetmiş tonluk ağırlığa sahip. 2,25x2,75x8,30 metre
boyutlarında. Bu anıtın bir başka özelliği ise, Hitit kabartmalarının çoğu
sabit tabii kayalıklara ve taşlara yapılmışlarken, bu anıt bağımsız bir blok
üzerine işlenmiş olması. Köyün yamacında yatan bakımsız bu devasa anıtın ayağa
kaldırılması, insan eliyle gelecek zararlardan ve doğal tahribattan
kurtarılması gerekiyor.
Hitit
anıtı ve bu yerleşme arasında da antik dönemden kalan sarnıç yapıları ve ana
kayalara oyulmuş lahit mezarlar dikkati çekiyor. Yapı ve sur duvarları
kalıntılarının yaklaşık bir km çapında bir alana yayıldığına bakılırsa buranın
antik çağda büyük bir kent olduğu ortaya çıkıyor.
Fasıllar Anıtı |
Yöre
halkının Atkaya dedikleri Lukianos Anıtı oldukça görkemli. Dağa oyulmuş derin
bir niş şeklinde. Hücrenin sağ tarafında ise kayadan bir sütun ortaya
çıkarılmış. Sol tarafta ise sağ ayağını yukarı kaldırmış bir at tasviri
görülüyor. Sütunun solunda “Heros Progamios” ve nişin kemeri üzerinde
“Lukianos” yazılı.
Fasıllar
Anıtı ve Lukyanus Anıtıyla birlikte ayrıca bu yörede Diyeskurlar Anıtı ile
Bereket Anıtı, Kapıkaya, Erler Kayası, Gavurmeşedi, Cevizler, Oğuzlar Hamamı,
Sulu İn, Yerebatan Çeşmesi gibi ören ve kalıntılar bulunuyor.
Fasıllar köyündeki tarihi çevrenin bir arkeo-parka dönüştürülmesi, tanıtımının yapılması buranın bilinirliğini arttıracaktır.
(Çok gecikmiş bir yazı olup, fotoğraflar 12.08.2009 tarihine aittir.)
Kaynaklar:
-Hasan
Bahar-Hatice Gül Küçükbezci, Fasıllar Anıtı, Konya Ansiklopedisi, 3/293-294;
(Muammer
ULUTÜRK)
10 Kasım 2015
Kudüs Fotoğraflarım (izinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz)
Gönderen: Hayata Dair NotlarAğlama Duvarı, el-Halil, Filistin, Hz. Davud, İsrail Utanç Duvarı, Kıyamet Kilisesi, Kubbetü's-Sahra, Kudüs, Kudüs Fotoğraflarım, Leyla Halid, Mescid-i Aksa, ÖlüdenizYorum Yok
Cuma Namazı sonrası Kubbet'üs-Sahra.. 30 Ekim 2015 |
İsrail askerleri mani olduklarından el-Halil şehrine giremedik. |
Lut Gölü veya Ölüdeniz kıyısı/Eriha. Batı Şeria-Ürdün sınırı. Deniz seviyesinden 422 metre aşağıda. |
Sabah 06.30. Okul yolunda çocuklar. İşgal altındaki Kudüs'te hayat devam ediyor. Selam sizlere... |
Hz. Davud'a giden yol. Sion tepesi demeyeyim. Davud tepesi diyeyim. Kudüs, 29 Ekim 2015 |
İsrail'in "Utanç Duvarı"nda Leyla Halid. Duvarlar şimdilik Berlin Duvarı'ndan 10 kat daha uzun, 2 kat daha yüksek. Bittiğinde 760 km.yi bulacak. |
Kudüs'te bir sokak |
"Golgotha", Kıyamet Kilisesi. Hıristiyanların Hz. İsa'nın çarmıha gerildiğine ve yeniden burada dirileceğine inandıkları kilise. Kudüs Rum Ortodoks Patrikliğinin de merkezi. |
Türkiye'ye selam gönderen Filistinliler. En sevdiğim fotoğraf bu oldu. Kudüs, 30 Ekim 2015. |
Ağlama Duvarı, Şabat, Kudüs 31 Ekim 2015. |
04 Kasım 2015
Geçmişten Günümüze Şehir ve Kadın Sempozyumu
Canik Belediyesi ve History Studies Dergisi ( Journal of
History Studies), çağdaş belediyeciliğin yanında şehrin sosyal ve tarihi
dokusunu inşa etme çerçevesinde her yıl düzenlediği sempozyum ve bilimsel
organizasyonlara bu yıl da devam etmektedir. Bu nedenle geçen yıl yapılan “Şehir ve Çocuk” konulu sempozyumun
devamı mahiyetinde de sayılacak olan bir konuyu bilim adamlarımızın
araştırmalarına açmaktadır. Şehrin tarihi dokusunu ortaya çıkarmak amacıyla bu
yılki sempozyumun konusu “Geçmişten Günümüze Şehir ve Kadın” olacaktır.
01 – 03 Nisan 2016 tarihlerinde Samsun / Canik’te düzenlenecek olan “Geçmişten
Günümüze Şehir ve Kadın” konulu uluslararası sempozyumda
tarihin ilk dönemlerinden itibaren Samsun / Canik veya dünyanın değişik
yörelerinden şehirlerin tarihsel gelişimi, sosyal dokuları, sosyal yaşamları,
insan ilişkileri, şehirlerde kadın ve kadınların yaşamları tarihsel boyutta ele
alınabileceği gibi modern zamanda da incelenebilecektir.
Sempozyuma
müracaatı kabul edilenlerin ulaşım, yemek ve konaklama giderleri Canik
Belediyesince karşılanacaktır.
Genel alt başlıklar :
İlkçağda Kadın ve Şehir
Ortaçağda Kadın ve Şehir
Dinlerde Kadın
İslam Dünyasında Kadın ve Şehir
Müslüman Türk Devletlerinde Kadın ve Şehir
Osmanlı’da Kadın ve Şehir
Cumhuriyet Döneminde Kadın ve Şehir
Sempozyum Takvimi
Bildiri Özetlerinin son
kabul tarihi: 1 Aralık 2015
Bildirilerin kabul ediliş
ilanı: 30 Aralık 2015
Sempozyum tarihi: 01 – 03
Nisan 2016
17 Ekim 2015
Dülgerler Köyü
Bu yazıyı 26 Eyl 2007 tarihinde bir fotoğraf paylaşım sitesine yazdığımı hatırladım. 8 yıl geçmiş aradan. Blogda bulunması iyi olurdu.
Arkeolog, Sanat Tarihçisi yahut Tarihçilerin dikkatini çekebileceğini
düşündüğüm bu köyü, Hadim başlığından ayırmak isabetli olurdu. Öyle de
yapıyorum.
Yerköprü Şelalesi için gittiğimiz gezi planımızda burası yoktu. Arkadaşlarım beni kırmadılar sağolsunlar. Sadece merak etmiştim ve hiçbir bilgim de yoktu. Şelalenin birkaç kilometre üzerinde yer alan Dülgerler Köyüne iyi ki uğramışız demekten kendimi alamadım.
Köyün centilmen muhtarı Hasan Hüseyin Büyükünlü, bana köy hakkında detaylı bilgiler verdi. Dülgerler köyünün önceki adı “Düverler” imiş. Karamanoğlu Mehmet Bey’in annesinin bu köyden olduğunu ve yakın zamana kadar ona ait bir evin bulunduğunu, bildiği kadarıyla bu Düverler adının, “Oğuz boylarının” birinden geldiğini, Romalılar döneminde ise köyün adının “Artenada” olduğunu söyledi. Burası vaktiyle en eski yerleşim alanlarından biriymiş. Üç şehirden oluşan yörede en varlıklı yer bu köymüş. Yakında bulunan Göynükkışla Köyü’nün zamanında askeri üs olarak kullanıldığını anlattı. Civardaki diğer iki köy Manyan ve Bağdatkırı da bu önemli yerleşim alanını çevreliyor. Okulun olduğu yerde büyük bir yıkıntı olduğunu ve inşaat sırasında çıkan çoğu işlenmiş taşların cami ve çeşmenin yapımında kullanıldığını ifade etti.
Çıkarılan buluntulardan dört tanesi okul bahçesinin içinde. Fazlaca zarar görmemiş mermerden bir aslan, üzerinde insan kabartmaları bulunan iki mezar taşı ve irice bir balık kabartması işlenmiş dikdörtgen bir mermer blok bulunuyor burada.
Muhtar, Arkeoloji Müzesinden ve diğer yerlerden gelen uzmanların anlattığına epey dikkat kesilmiş anladığım kadarıyla. Köyde Hitit, Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı izleri bulunduğunu, köyün altında ise devasa Işıkini Mağarası’nın yer aldığını, burada kazı yapılması halinde her yerden tarihi bir şey çıkacağını ve köyün tanıtımı adına açık hava müzesi oluşturmak istediklerini söyledi.
Köy, Konya il merkezine 120 km. uzaklıkta, 60 hane ve 220 nüfusa sahip.
Bu köyün ciddi bir tanıtıma ve bilimsel çalışmalara ihtiyacı var. Büyükünlü, kapılarının herkese açık olduğunu ve misafir ağırlamaktan memnuniyet duyacaklarını belirtti. Geç saatte geldiğimiz için köy içinde detaylı fotoğraf çekemedim. İşte çok önceden çıkarılıp cami ve çeşme duvarında kullanılan söz konusu buluntular:
Yerköprü Şelalesi için gittiğimiz gezi planımızda burası yoktu. Arkadaşlarım beni kırmadılar sağolsunlar. Sadece merak etmiştim ve hiçbir bilgim de yoktu. Şelalenin birkaç kilometre üzerinde yer alan Dülgerler Köyüne iyi ki uğramışız demekten kendimi alamadım.
Köyün centilmen muhtarı Hasan Hüseyin Büyükünlü, bana köy hakkında detaylı bilgiler verdi. Dülgerler köyünün önceki adı “Düverler” imiş. Karamanoğlu Mehmet Bey’in annesinin bu köyden olduğunu ve yakın zamana kadar ona ait bir evin bulunduğunu, bildiği kadarıyla bu Düverler adının, “Oğuz boylarının” birinden geldiğini, Romalılar döneminde ise köyün adının “Artenada” olduğunu söyledi. Burası vaktiyle en eski yerleşim alanlarından biriymiş. Üç şehirden oluşan yörede en varlıklı yer bu köymüş. Yakında bulunan Göynükkışla Köyü’nün zamanında askeri üs olarak kullanıldığını anlattı. Civardaki diğer iki köy Manyan ve Bağdatkırı da bu önemli yerleşim alanını çevreliyor. Okulun olduğu yerde büyük bir yıkıntı olduğunu ve inşaat sırasında çıkan çoğu işlenmiş taşların cami ve çeşmenin yapımında kullanıldığını ifade etti.
Çıkarılan buluntulardan dört tanesi okul bahçesinin içinde. Fazlaca zarar görmemiş mermerden bir aslan, üzerinde insan kabartmaları bulunan iki mezar taşı ve irice bir balık kabartması işlenmiş dikdörtgen bir mermer blok bulunuyor burada.
Muhtar, Arkeoloji Müzesinden ve diğer yerlerden gelen uzmanların anlattığına epey dikkat kesilmiş anladığım kadarıyla. Köyde Hitit, Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı izleri bulunduğunu, köyün altında ise devasa Işıkini Mağarası’nın yer aldığını, burada kazı yapılması halinde her yerden tarihi bir şey çıkacağını ve köyün tanıtımı adına açık hava müzesi oluşturmak istediklerini söyledi.
Köy, Konya il merkezine 120 km. uzaklıkta, 60 hane ve 220 nüfusa sahip.
Bu köyün ciddi bir tanıtıma ve bilimsel çalışmalara ihtiyacı var. Büyükünlü, kapılarının herkese açık olduğunu ve misafir ağırlamaktan memnuniyet duyacaklarını belirtti. Geç saatte geldiğimiz için köy içinde detaylı fotoğraf çekemedim. İşte çok önceden çıkarılıp cami ve çeşme duvarında kullanılan söz konusu buluntular:
14 Ekim 2015
Ozan SAĞDIÇ
Gönderen: Hayata Dair Notlar16. Uluslararası Altınsafran Belgesel Film Festivali, Ozan SağdıçYorum Yok
"16. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali" kapsamında "Mimaride Işık" temalı fotoğraf yarışması jürisi olarak önce 19-20 Eylül 2015 tarihlerinde, ardından da 9-11 Ekim 2015 tarihlerinde festival açılışı münasebetiyle Safranbolu'da idim.
Altınsafran Fotoğraf Yarışması Jürisi, 19 Eylül 2015 |
Jüride Ozan Sağdıç, Hamit Yalçın, Tuna Akçay ve Ata Yakup Kaptan ile birkaç gün aynı ortamlarda bulunduk. Ben burada hem Ankara-Safranbolu yolculuğumda hem de Safranbolu'da tanıdığım Ozan Sağdıç'ı kısaca anlatmak istiyorum.
Hamit Yalçın objektifinden Ozan Sağdıç |
Ozan Sağdıç, 10 Ekim akşamı, TÜRKSOY'un davetlisi olarak Safranbolu'ya Türk dünyasından gelen fotoğrafçılara yaptığı saydam gösterisinde ("Fotoğrafla 60 Yıl" ve "Demir Ejder'in Ağıtı") tarzını belgesel-fotojurnalizm-mizah olarak tarif etti. Hayatı boyunca günlük yaşama esprili bir dille yaklaşmış zaten. Kendisi de tam öyle biri zaten. Esprili, neşeli, konuşkan. 81 yaşına rağmen, hayat dolu.
Ben, ustayı herşeyden evvel çok bilgili bulduğumu söylemeliyim. Yıllar öncesinin hatıralarını keyifle dinledim kendisinden. Türk Edebiyatının, sanatının, fotoğrafının ustalarını görüntülediği fotoğraflarını görme ve konuşma imkanı buldum. Sağdıç, bazıları yaşıtı olan diğerlerinde gördüğümüz gibi kibirden gururdan uzak kalabilmiş biri. Arşivinde olağaüstü bir birikim mevcut. Kendisine fotoğrafın maddi olarak neler kazandırdığını sordum. Bazı dönemlerde iyi kazandığını ancak bunun yeterli bir birikim sağlamadığından söz etti. Kurucularından olduğum Anadolu Fotoğraf Derneğinin farklı yarışmalarda jüri üyesi olma teklifimize hiç hayır demedi Sağdıç. Bunlardan bazılarında bizimle birlikte yer aldı.
Fotoğrafın dışında, Ömer Hayyam ve Mevlana'nın rubailerini Türkçe'ye çevirmeye devam ediyor, Tarih dergisinde yazılar yazıyor.
Bir çok ödülün sahibi olan Sağdıç, Türkiye'deki tipik fotoğrafçılardan çok daha fazlasını ifade ediyor. Kendisine sağlıklı ömürler diliyorum.
Kitapları:
Bir çok ödülün sahibi olan Sağdıç, Türkiye'deki tipik fotoğrafçılardan çok daha fazlasını ifade ediyor. Kendisine sağlıklı ömürler diliyorum.
Kitapları:
13 Ekim 2015
16. Uluslararası Altınsafran Belgesel Film Festivali'nin Ardından
Gönderen: Hayata Dair Notlar16. Uluslararası Altınsafran Belgesel Film Festivali, Anadolu Fotoğraf Derneği, Hamit Yalçın, Memduh Ekici, Ozan Sağdıç, Safranbolu, TÜRKSOY, Tynai IbragimovYorum Yok
Anadolu Fotoğraf Karma Sergisi-Safranbolu |
19-20 Eylül 2015 tarihlerinde Safranbolu "16. Uluslararası Altınsafran Belgesel Film Festivali" kapsamında düzenlenen "mimaride ışık" temalı fotoğraf yarışmasının jüri üyesi idim. 12-13 Eylül tarihlerinde yapılacak olan derecelendirme, taleplerden dolayı 19-20 Eylül tarihine ertelenmişti. Jürinin diğer üyeleri Devlet Sanatçısı Ozan Sağdıç, Anadolu Fotoğraf Derneği Genel Başkanımız Fotoğraf Sanatçıları Hamit Yalçın ve Tuna Akçay ile Ankara'da toplanıp Safranbolu'ya hareket ettik. Ordu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Dekanı Prof. Dr. Ata Yakup Kaptan bizden önce gelmişti. 160 katılımcının 759 fotoğrafı arasından ilk üç, mansiyon ve sergilemeler için hayli emek verdik. TFSF temsilcisi Prof. Dr. Hüseyin Sarı'nın nezaretinde gün sonuna kadar seçimlerimizi tamamladık. İki gece kaldığımız Safranbolu'ya yeniden gelmek üzere buradan ayrıldık.
Ben, TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov, Ozan Sağdıç, Hamit Yalçın (Cinci Handa) |
9-11 Ekim tarihlerinde de festival için yeniden Safranbolu'da bir aradaydık. Bir önceki çalışma ziyaretimizde ilk defa geldiğim (o kadar yer görmüş biri olmama rağmen yolumun düşmediği) Safranbolu'dan çok etkilendiğimi söylemeliyim. Bu güzel memleketi Köşe Bucak Dünya Dergisi'nin Ekim 2015 sayısına yazdığımdan detaylarına girmeyeceğim. Önümüzdeki günlerde o yazıyı buraya taşımayı düşünüyorum. Mekan, insan ve doğa üçlüsünü bağrında harmanlamış bir şehrimiz Safranbolu. Detaylar naif. İnsanı canayakın, sevecen. Çarşılarda, arastasında, sokaklarında gezmek benim gibi şehir-medeniyet meraklıları için heyecen verici oldu.
TÜRKSOY katılımcıları ile etkinliğin son gününde |
Farkındalığı oldukça yüksek bir belediye ile onun mürekkep yalamış kültür-sanat çalışanlarının emekleri ve bize olan yoğun ilgilerinden çok memnun kaldık. Festival bu yıla kadar adını taşıdığı şekliyle belgesel film etkinliği aslında. Fakat adeta ardı ardına açılan fotoğraf sergilerinin gölgesinde kaldı.
Açılan sergiler şunlardı:
1-Hamit Yalçın-"Kültürlerin Dansı" Fotoğaf Sergisi.
2-Anadolu Fotoğraf Derneği-"Anadolu'da Yaşam" temalı 74 Fotoğrafçının 74 Fotoğrafla katıldığı büyük karma sergi.
3-Safranbolu Belediyesi: Jüri üyesi olarak yer aldığım "Mimaride Işık" temalı 25 fotoğraftan oluşan sergi.
4-XII. TÜRKSOY Fotoğrafçılar Buluşması:05-11 Ekim 2015 tarihleri arasında Safranbolu’da bu yıl Avrasya’nın 16 ülke ve bölgesinden 30 fotoğraf sanatçısını toplayan XII. TÜRKSOY Fotoğrafçılar Buluşması gerçekleşti. Bu kez bu etkinliğe Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye, KKTC, Bosna-Hersek, Makedonya, Arnavutluk, Ukrayna, İran ve Irak, ayrıca Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan, Tuva, Tataristan, Kabardin-Balkar ve Moskova’dan sanatçılar geldi. Fotoğrafçıların hafta boyunca çektikleri fotoğrafların sergisi açıldı.
Ben, Hamit Yalçın ve Ozan Sağdıç. Karma Sergimiz Tarihi Muallimler Birliği binasında açıldı |
11 Ekim günü Ankara dönüşümüzde, Belgesel film dalında "On Üçüncü" adlı çalışmasıyla birinci olan Tınay İbragimov ile otobüste rastlaştık. Kırgızistanlı olan İbragimov eşi ile birlikte gelmişti. Filmin çekim öyküsünü dinledik kendisinden. Aynı otobüste tanıştığımız Doç. Dr. Yıldız İsmailova Hanım ile de Karabük Üniversitesi bünyesinde yakın bir tarihte açacağı Cengiz Aytmatov Orta Asya Araştırmaları Merkezi için yapabileceğimiz katkıları konuştuk.
Tarihi Muallimler Birliği Avlusunda |
Hayatta tesadüf diye bir şey olmadığını hep söylerim. Dostlarımız Hamit Yalçın ve Memduh Ekici'nin Kırgızistan'da çekimlerini yapıp Ankara, Adana ve Konya Ereğli'de açtıkları “Göktürkler’in İzinde Kırgızistan” sergisi hatırıma geldi. Eser sahiplerini hemen telefonla arayarak düşüncelerini sorduk. Ayak üstü bir etkinlik organize ediverdik kısaca. Bu sergi Kırgızistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği'nde 2009 yılının ağustos ayında açılmış ve hayli ilgi görmüştü. İmkan olursa üçüncü defa burada olacağız.
Ankara dönüşü, Yıldız İsmailova, Tuna Akçay, Tınay İbragimov |