30 Haziran 2007/Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi..
Aradan yıllar geçmiş. Notlarımı aldığım defterden naklediyorum. Yusuf Kaplan şunları demiş:
"Bizim yaşadığımız kuşak hiçbir milletin başına gelmeyen bir hercümerc yaşadı. Bütün Müslümanların yaşadığı kriz bir medeniyet buhranıdır. Moğol istilası döneminde 12, 13 ve 14. asırlarda yaşandı. Bu birinci medeniyet kriziydi. Bir de Anadolu haçlı tepkisi gördü. Tarihten İslam medeniyeti âdeta çekilmek üzereydi. Bu krizi İslam dünyası Osmanlı Devleti ile aşmayı başardı. Yazık ki şimdi osmanlı hiçbir şey ifade etmiyor. Oysa İslam medeniyetini kurtaran Osmanlı idi. Model üretmişti. Rönesans ve reformla birlikte Avrupa'dan gelen bir meydan okuma var. 300 yılda on altısı yok edilen sekiz tanesi fosilleştirilen medeniyetler var dünyada. batının meydan okuması böyle bir şey.
Günümüzün insanı yaşamak için çalışıyor şimdi. Biz de hayat üzerine düşünmeyi ıskaladık. kendimizi temize çıkarmak için söylemiyorum bunları. ABD'nin ortaya koyduğu tez demokrasi, özgürlük ise de vahşice kan döküyor. El kaide adındaki hayaleti öne sürüyor. ABD'nin gücünü abartmıyorum ama Bin Ladin'in nerede olduğunu elbette bilir. Batı Uygarlığı bitti. Biz Bediuzzaman'ı Batı'ya aktaracak entelijansiyaya sahip değiliz. Ortada koskoca bir adam var ve Müslüman cemaatler bile ona önyargılıdır. Batı fark etseydi onu, değerlendirirdi. Bizim İslam ve batı ile kurduğumuz alaka son derece yüzeyseldir. Ne İslam'ı biliyoruz ne Batı'yı. Sekülarizm bizde din haline getirildi. Bu bilinçsizlik, milletin aklını çalışmaz hale getirdi.
Osmanlı, durdurulan bir medeniyettir. Osmanlı durdurulmasaydı Batı diye bir şey olmayacaktı. Bunların üzerine kafa yormak lazım. Tanzimatla birlikte bize gelen krizin bir savunma psikolojisi var. Tanzimat ruhunu da tek yanlı olarak değerlendiriyoruz. Ahmet Cevdet paşa gibi çaplı adamlar çıktı. O dönemin Osmanlıcısının, Türkçüsünün İslam ile sorunu yok. Bizim yok oluş tarihimiz 1908.
Bediuzzaman öncü kuşağın yani peygamber kuşağının son temsilcisidir. O, iki dil geliştirdi ve tam dört çağın adamıdır. Türkiye'de Şerif Mardin'in deyimiyle "literati" var, "entelijansiya" yok. Bu yüzden köşe yazarlarından geçilmez. Onlar sadece rivayet ederler, sansanyon yaparlar, bir şey üretemezler. Ertuğrul Özkök, gözcü ve sözcüdür mesela. Literati (okur yazarlık), militeratiye dönüştü şimdi. Asker gibi tavır alıyor adam. Çok kötü bir konuşmacı. Mevzuları kopuk.
Literati:Okur-yazar
Entelijansiya: varoluşu başlatan
Aydın; Literatiye yakın tip.
Entelektüel: Daha özgür tip.
Düşünür Tip: Daha gelişkin
Akademik Tip
Bize en fazla lazım olan entelektüel ve akademik tiptir.
Mekke'de Müslüman şahsiyet yetiştirilirdi. Medine'de bu hayat oldu.
Batı, ontolojik bir güvensizlik duygusu yaşıyor. Kendini tanrı yerine koydu. Çin bile kendini dünyanın merkezine koymuş olmasına rağmen bütün dünyaya egemen olmaya kalkmadı. Dünyayı istila etmeyi düşünmedi.
Bizde perspektif körlüğü var. ufuk daralması var.
Tv'lerde beyin yıkanır , seyirciye imge nasıl istenirse öyle verilir. 28 Şubat'ın Gülgün Feyman'ı gözleriyle konuşurdu. Haber rasyonel olarak verilmiş olsa bile alıcıların irrasyonel olarak algılaması talep edilir.
Öncü uşağın özellikleri:
İlim-Marifet-Hikmet..
Bunlar Peygamberimizin özellikleridir. Bu figürün son temsilcisi Bediuzzaman'dır.
Hz. Peygamber, hem çağın tanığı, hem çağın tanıdığı hem de çağı tanıyan biridir.
İlim-Marifet-Hikmet..
Bunlar Peygamberimizin özellikleridir. Bu figürün son temsilcisi Bediuzzaman'dır.
Hz. Peygamber, hem çağın tanığı, hem çağın tanıdığı hem de çağı tanıyan biridir.
0 yorum:
Yorum Gönder