Yahudi kökenli romancı Noah Gordon’un eseri “the physician” Hekim
adıyla 2014’te gösterime girmiş bir film. Üzerine birkaç kelam edeyim.
Hekim/the pysician, tarihi gerçeklerle ile ilgisi olmayan,
senaryosu itibarıyla berbat bir Alman yapımı. Berbat çünkü yalanlarla dolu.
Hekimlik öğrenmek üzere Britanya’dan Doğuya zorlu bir
yolculuk yapan İngiliz genç Rob Cole üzerinden İbn Sina’nın hayatının ele
alındığı (bazen neyin ele alındığı belli olmuyor) filme göre;
pek azılı Yahudi düşmanı olan Selçuklular(!) ve onların zamanında
yaşayan İbn Sina’nın(!) Acem olduğunu(!) Hamedan şehrinde değil de İsfahan’daki(!)
medresesinde ne olduğunu anlamadığımız bir duygusal tepki ile intihar ettiğini(!)
öğreniyoruz.
İsfahan(!) Hıristiyanları kabul etmediğinden(!) Kendi kendini
sünnet ederek sözde Yahudi olan Rob, bu şehre gelip medreseye yerleşir. İbn
Sina’dan ilim öğrenmeye başlar. Çölde bir vesile ile tanıştığı bir acemoğlunun
karısını hamile bırakır (ABD sineması bunu hep yapar. Alman sinemasının neyi
eksik.)
Neyse, dönemin hükümdarı Shah Ala ad Daula’nin, kim bu ayol
:) zulmü sebebiyle midir, bedduadan mıdır bilinmez, karnı ağrımaya başlar. Birinin
bu adamı öldürmeden ameliyat etmesi gerekmektedir. “Eyyy Keloğlan bana kızımı
sağ salim getirirsen” meselesi yani. Ömründe hiç kadavra görmemiş olan İbn Sina(!),
Rob Cole, şahı ameliyat ederken yanında bulunur ve ona seslenen Rob’un her
istediğini yerine getirir. Şöyle ki;
-Rob: neşter!
-İbn Sina: buyur
-rob: Makas
-İbn Sina: buyur (konuşmaları mecburen ben uydurdum tabi.
Böyle sahneye az bile)
Şah ameliyat masasından kalkar kalkmaz derhal sefere
çıkar(!). İşbirlikçi mollaların desteklediği Pers ve Yahudi düşmanı Selçukluları(!)
duman ederek savaş meydanında kaşın gözünü oynatır.
Filmleri dikkatli izlemekte fayda var. Görselleri
aldatmasın.
0 yorum:
Yorum Gönder