Uyanığın! biri yazmış aşağıdaki metni. Can Dündar filan diyen de
var, fail-i meçhul diyen de..
Sonra kendini “Kemalist
Devrimci (Bilimsel Sosyalist)” olarak tanımlayan İsmail Aydın adında birinin herkese
açık paylaşımını gördüm. Bu yazıya ulaşır da kaldırılmasını talep ederse kaldıracağım.
Şöyle analiz ediyordu
metni:
UYDURMA
BİR METİN VE ANALİZİ
Efendiler
Biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil
Biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil
Bilakis bu tip
yapılar din ve devlet düşmanı oldukları
Selçuklu ve
osmanlıyı bu yüzden batırdığı için yasakladık.
Çok değil
yüzyıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat
Etmezseniz
göreceksiniz ki: bazı kişiler bazı cemaatlarla
Bir araya
gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne
Sürecek,
sizlerin oyunu alarak başa geçecek, ama sıra
Devleti
bölüşmeğe geldiğinde bir birlerine düşeceklerdir.
Ayrıca unutmayın
ki; o gün geldiğinde, her bir taraf
Diğerini
dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır.
Mustafa kemal
atatürk
17 aralık
1927.ankara
İnsanlığın yazılı
tarihi boyunca muhayyel bir tanrı/tanrılar, ‘peygamber’ denilen şahıslar,
padişahlar, askerler, devrim önderleri, felsefe ve bilim insanları.. adına
kitaplar ve sözler uydurulmuştur. Son yıllarda bu sahtekarlık Atatürk, (Hz.)
Muhammed, Einstein, İlber Ortaylı.. isimleriyle kaleme alınan düzmece söz ve
metinlerle berdevamdır.
Yukarıdaki uyduruk
metni tahlil edelim/sorgulayalım:
• Dil ve üslup
Atatürk’ün değildir.
• Kaynak
belirtilmemiştir. (Tarih yazmak kifayet arzetmez!)
• Selçuklu tekke ve
zaviyeler yüzünden değil, taht kavgaları ve Moğollar yüzünden çökmüştür. O
devirde tarikatlar cenin halindeydi, fazla tekke yoktu. Osmanlı’nın çöküşü ise
tekkelerden ziyade medrese ile irtibatlandırılabilir. Bunları Atatürk’ün
bilmemesi mümkün değildir.
• Tarikatların ve
onların kurumları olan tekke ve zaviyelerin dini temelleri ve dejenere oluşları
sorgulanabilir, lakin ‘din ve devlet düşmanı’ nitelemesi abestir. Atatürk’ün
böyle bir ibare kullanması mantıksızdır.
Şimdi de metin
uydurukçusunun iptidai muhakemesini ve amacını analiz edelim:
• Dine, Allah’a
inanmaktadır. Ama aynı zamanda ‘Atatürkçü’ olduğundan Atatürk’ün Allah’a
inanmadığı ve ‘din düşmanı’ olduğu söylemlerinden rahatsızdır. Bunu kabul
edememektedir.
• Atatürk’ü siyasete
alet etmektedir: İktidar partisi ve bir cemaat arasındaki işbirliği ve muharebe
vetîresini (sürecini) ‘gördüğünü’ yazıp onu ‘şeyh’ yapmaktadır. Atatürk’ü
yücelttiğini sanmakta, fakat çelişkiye düşmektedir (Bunun farkında bile
değildir!)
Bilgi:
• Mustafa Kemal’in, 3
Ağustos 1925’te, Kastamonu’da, Halk Fırkasında verdiği nutuktan: “Efendiler, ey
millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler,
mensublar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, medeniyet tarikatıdır!”
• Tekke ve zaviyeler
Aralık 1925’te çıkan kanunun ardından kapatılmıştır.
Uyarı:
• Bilgisi ve zekası
ilköğretim seviyesindeki kimselerin yazdıklarının düzmece idiği tespit
edilemezse, ustaca kaleme alınanlara teveccüh kaçınılmazdır ve neticeleri vahim
olabilir. Bunları üretenlerin gösterilen ilgiye (‘inanışa’ ve paylaşıma)
çaylarını-kahvelerini veya viskilerini içerek kıs kıs güldükleri de ihtimal
dahilindedir.
Yolumuz dersin akıl,
bilim, medeniyet
Zihninde hala ruh,
menkıbe, hurufat
Orijinali de burada:
0 yorum:
Yorum Gönder