28 Aralık 2008

Cumartesi Vahşeti



29.12.2008

Oturduğum yerde kalakaldım öylece.
Tıkanıp kaldım.

“İsrail’in, Hanuka Bayramı’nın (Işıklar Bayramı) son gününde düzenlediği ve adını da bayramdan esinlenerek “Dökme Kurşun” koyduğu saldırıda ölen Filistinlilerin sayısı (Cumartesi akşamı itibarıyla) 225’e yükseldi. Yaralı sayısı belli değil.”
Haberler böyle geldi Gazze’den.

Söz konusu Filistinliler olunca, kendi kuralını çiğnemekten geri durmuyor İsrail. Oysa İsrail’de Hanuka Bayramı kutlanıyordu. Son günüydü Hanuka’nın.

Üstelik günlerden Cumartesi’ydi.

Hani avlanmazdınız Cumartesileri. Hani çalışmaz, işe gitmezdiniz. Hani Cumartesi olunca mutfağınızda sıcak yemek bile yemezdiniz...

Atalarınızın, IV. Antiyokus’tan Mabed’i kurtardıkları günün anısına sekiz kollu şamdanlar yakıp dualar ederdiniz Hanuka Günü de, başka bir şey yapmazdınız. Zulmün, çağlar boyu en derinini kendinizin yaşadığını iddia ederdiniz bir de. “Tanrım sana Hanuka ışıkları için teşekkür ederiz. Bu ışıklar bize hürriyetimizi koruma cesaretini versin.”, “Tanrım ailemizi bu mutlu günde toplanmasını sağladığın için sana teşekkür ederiz.” diyordunuz bayramınız boyunca.

Mutlu günlerinizde neler yapabildiğinizi bütün dünya gördü.

Öteki komşularınız bugünlerde Noel sarhoşu. Sizde bayram, onlarda bayram. Elinizdeki bütün bombaları fırlattınız çocukların, yaşlıların ve kadınların üstüne.
Hanuka’nın son günüydü ve Cumartesiydi oysa.

Müslümanların İsrail’le barışma ihtimali ne kadar gerçekçi değilse, İsrail’in Müslümanlarla barışması o kadar yalandır.
Şu sebeple: “Ele geçen her adamın gövdesi delik deşik edilecek ve tutulan her adam kılıçla düşecek. Yavruları da gözleri önünde yere çalınacak, evleri çapul edilecek ve karıları kirletilecek.” Tevrat, İşaya-13/15-16.

Filistin’i güvenlik üslerini bombalamak için vurduklarını söylemişlerdi saldırıların sonrasında. Gazze’de taş üstünde taş bırakmadılar. 60 savaş uçağı ile saldırdılar. 60 uçağa karşı çaresizlik… Bu vahşetten öte bir şeydir. Yapmışlardı da, bu kadarı görülmemişti. Görüntüler can yakıcı. Okul saati, sivil yerleşim yerlerini vurdular. Çocuklar ölüyor durmadan. Sürekli edebiyatı yapılan, “BM Çocuk Hakları Sözleşmesi” diye bir şey mevcut. Çocukları korumak amacıyla kurulmuş ve kısa adı UNICEF olan bir yan kuruluşu var BM’nin. Asla oralarda olmayacaklar.

Ailesinin düğünden döndüğü sırada annesinin kucağındayken alnından tabancayla kurşunlanarak öldürülen Ziyauddin et-Tumeyzi’yi, Baba Cemal ed-Durre’yi; arkasında çocuk olduğu uyarısını yaptığı halde işgalci askerler adeta bir av yakalamışçasına ateş etmişlerdi. Aynı Gazze’de, annesinin kucağında bulunduğu sırada top şarapneline hedef olarak dört aylıkken hayatını kaybeden İman Haccu’yu… unuttuk değil mi?

Gazzeli Müslümanlar şunu anlasınlar: Kendilerine Allah’tan başka yardım edecek kimse kalmamıştır. Yeryüzündeki milyarlarca Müslüman, Cumartesi günü yapılan saldırılara karşı bir şey yapamamıştır. Bu sebeple; “Ey İsrailoğulları! Sizi rızıklandırdığımız şeylerin temizlerinden yiyin ve bunda aşırı gitmeyin, sonra üzerinize gazabım iner. Kimin üzerine de gazabım inerse, muhakkak o düşer mahvolur.” (Ta-Ha 80-82) ayetinin vâki olacağı günü beklesinler. Ben şöyle dua ettim:

“Müslüman liderlerden hiçbir şey istemiyorum Ya Rabbi! Sen Filistin’i hiç kimsenin yardımına, insafına ve vicdanına bırakma. Onların Rabbi sensin, sahibi sensin. Onların intikamını kimseye bırakma.” (Amin).

0 yorum: