Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra
sektörleşmeye başlayan sinemada, belli biçemlerin dayatılmasına bir tepki
olarak çeşitli akımlar ortaya çıkmıştır. Minimalizm de belli bir kronolojik
süreç geçirip kendisinden önceki kimi akımlarla etkileşime girerek olgunlaşmış
bir sanat anlayışıdır. Doğmasında öncülük eden sanat akımlarının ortak
özelliği, gerçekçilik, nesnellik, işlevsellik, sadecilik gibi oluşumlardan
beslenmeleridir.
Ortaya çıkışı ve duruşu ile avant-garde/öncü bir sanat akımı olarak kabul edilen
Minimalizm, "şeyler"in özünü araştırır, saf ve deneysel olandan yana
tavır koyar. Nesnelliği ve öze yönelik bir formalizmi önceleyen bu akım,
bilhassa biçimselliği ve estetizmi gözetmektedir. Bu anlamda aşırı kuralcı bir
yapı söz konusu olduğu söylenebilir. Akımın ortaya koyduğu temiz, arı, yalın
estetik anlayışı, 60'larda "Sanat sanat içindir" ilkesini
yüceltmiştir. Aşırıya varan bir tüketim toplumu ruhuna karşı ortaya çıktığı
görülen minimal akım, günümüz yaşam tarzlarında ve sanatta kendine ait yalın yeri
korumaktadır. Minimalist sinemanın da, daha saf ve katışıksız bir sinema
arayışının ürünü olduğu söylenebilir. Gereksiz eklentilerden arınmış, yeteri
kadarı ile görsel ve öyküsel anlatımını kurmaya çalışan bir sinemadır bu.
Anlatması gerekenden fazlasını anlatmayı, göstermesi gerekenden fazlasını
göstermeyi gereksiz bulan bir görüşü temsil eden akım, "seçkin bir
sadecilik" olarak nitelendirilebilir.
Minimalist Sinemanın temel özellikleri şu şekilde sıralanır:
- Amatör oyuncu kullanımı öncelenir. Profesyonelliğin sebep olduğu aşırı
mimikli oyunculuktan kaçınılır.
- Oyunculukta sadelik ve doğaçlama tercih edilir.
- Bir oyuncu bir karakteri karşılar. Birkaç oyuncu aynı tipi oynamaz.
- Dekor ve objeler olabildiğince sade ve işlevseldir.
- Mümkün olduğunca doğal ışık kullanılır.
- Sabit kamera açıları ve uzun planlar tercih edilir.
- Yapay efektlere başvurulmaz.
- Dublaj yerine sesli çekim yapılır.
- Dış müzik gibi destek öğelere yer verilmez.
Gerçeği Gerçekle Düzeltmek
Sanat dilinin dolaysızlığı ile rağbet gören Minimalist Sinema, gerçekçi bir
duruşun ifadesidir. Sadeci, kim zaman da belgeci bir tutumun, yaşamla paralel
gelişen bir filmsel yapının oluşumudur. Yapay efektler ve bol aksiyonla
yoğrulmuş sinema anlayışına karşın hayatın bir parçası gibi duran filmler
üretmeye çalışan Minimalist yönetmenler, "gerçeği gerçekle düzeltmek"
adına arındırılmış bir estetik anlayışı gözetmektedirler. Muhtevası en aza
indirgenmiş bir sanata ulaşmanın hedeflendiği bu akımda, biçim içeriğe tekabül
eder.
Bresson'un deyimiyle "bir kemanın yettiği yerde ikincisini
kullanmamak" gerektiğini düşünen Minimalistler, kendiliğindenlik, tazelik
ve yalınlık peşinde olmuşlardır. Hakikiyle sahtenin karışımının sahteyi
verdiğini düşündüklerinden bu ikisini ayırma ihtiyacı hissetmişlerdir. Fakat
hakikate dair bakış açılarının salt biçimsel bir titizlikle örülü olması,
beraberinde bazı problemleri de getirmiştir.
Gerçekliğin parçalanıp yeniden kurgulanmasıyla elde edilen bir yapının,
hakikati perdelediğini gören Minimalistler, "zaten güzel olan gerçeğe ek
bir güzellik katmaya çalışmanın" gereksizliğini imleyen bu düşünceyi
alternatif olarak sunmuşlardır. Fakat eleştirdikleri hataya düşerek
oluşturdukları yapı, gerçekliğin hiç olmadığı kadar sıradan ve
yoksunlaştırılmış bir başka türevidir. Zira gerçeğin kendisi, hatalı buldukları
tarzlardaki kadar atraksiyon ve gösterişe yaslanmamakla beraber, onların
savunduğu kadar durağan bir çizgi de takip etmeyebilir. Böylece damıtmaya
çalıştıkları sanatı, farkında olmadan yoksullaştırdıkları görülür.
Minimalizmin salt formel yönünü sahiplenerek içini doldurabilmek pek mümkün
görünmemektedir. Bu akımı sahiplenenlerin bazı kurallar belirlemeleri önemli
bir seçkinciliği simgelemekle beraber bu durum, bir süre sonra kendilerini
fazla sınırlıyor olmalarına sebep olmuştur. Resim sanatında hiçbir şey
anlatmayan, konuyla ilişiği olmayan figürasyonlara, müzikte notasız ve sessiz
eserlere imza atan minimalistler, sinemada ise mahrem olanın alanına girerek bu
sanatı sırf izlenimci ve ifşa edici bir boyuta indirgerler. Sınırları
zorlayarak gerçekliği değiştirmeye çalışanlara tepki vermek isterken, kendileri
de bir başka sınır boyunda seyreder hale gelmişlerdir.
Minimalizm, onca şaşaa, süs ve blöfe aslında hiç de gerek olmadığının, hatta bu
abartının sinemayı deforme ettiğinin fark edilmesi açısından önemli bir karşı
duruştur. Gerçekliğin görkemde değil, küçük ve sade hayat tarzlarında olduğu
fark edilmiş, sadeliğin gerçekliği seçkin bir dille ve fazlalıklardan
kurtularak ortaya konmuştur. Ancak salt minimal akımdan hareketle bir
sinematografi oluşturmaya çalışmak, faktörlerden kurtulamamaya ve sanatın
özünden uzaklaşmaya sebep olabilmektedir. Minimalizm bir amaç değil, bir
"sonuç" olabildiğince yaratıcılığı tetikleyecektir.
"Minimalist Yönetmenler" ya da...
Bu akımın bir sonuç olarak ele alınması gereği sebebiyle herhangi bir
yönetmenin "minimalist" olarak tanımlaması, sınırlayıcı bir konum arz
eder. Bu sebeple, "Minimalist yönetmenler" yerine, "filmlerinde
minimal unsurlara rastlanan yönetmenler" şeklinde bir ifade kullanmak daha
isabetli olacaktır. İlk olarak 30'larda, usta yönetmen Yasujiro Ozu?nun
filmlerinde rastlanan bu üslup, Fransız yönetmen Robert Bresson?un yalın tarzı
ve arınmış sinematografisinde de fazlasıyla görülmektedir. Müzikli ve danslı
Hint filmleri arasından sıyrılıp kendi gerçekçi tarzını oluşturabilen bir
yönetmen olan Satyajit Ray de bu grup içerisinde anılır.
Abbas Kiyarüstemi, Bahman Gobadi, Cafer Penahi gibi yönetmenleri barındıran
İran Sineması ise sade anlatımı ve yapay olandan arındırılmış hikâye örgüsü ile
bu akımın merkezinde yer alır. Dardanne Kardeşler, Kaurismaki Biraderler, Jim
Jarmush gibi isimlerin de dâhil edilebileceği bu listenin Türkiye?deki en
önemli temsilcisinin ise Nuri Bilge Ceylan olduğu söylenebilir. Aralarında daha
pek çok ismin zikredilebileceği bu yönetmenlere ve sinematografilerinin minimal
açılımlarına, yazımızın bir sonraki kısmında devam edeceğiz.
KAYNAKÇA:
Pelin Özdoğru, Minimalizm ve Sinema, Es Yayınları, 2004.
Robert Bresson, Sinematograf Üzerine Notlar, Nisan Yayınları, 2000.
İlhami Çiçek, Satranç Dersleri, Edebiyat Dergisi Yayınları, 1972.
Cahit Koytak, İlk Atlas, Yazı Yayıncılık, 1990.
http://www.facebook.com/group.php?gid=37114722466
Yazı alıntıdır: (http://www.sinemadicle.com/index.php/yorumlar-56/30-yorumlar/371-minimalist-sinemann-temel-oezellikleri)