10 Ağustos 2012
Osmanlı 21. Asırda Arakan'da
Türkiye nihayet bakan düzeyinde bir heyetle Arakan'da...
Dünya'da başka konuya aldıran ülke yok.
Arakan bölgesine
Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve Sare Davutoğlu ile birlikte
insani yardım götüren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Budistler
tarafından haftalar süren katliam ve saldırılara maruz kalan Müslümanlar
tarafından gözyaşları içinde karşılandı.
"Türkler geldi,
bizi kurtaracak" heyecanıyla Ahmet Davutoğlu'na sarılan Müslümanların
hâli, Emine Erdoğan'ın gözyaşlarına boğulmasına neden oldu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ''Hem Myanmar'a açılmak hem de Arakan'a ulaşmak istiyoruz'' dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Emine Erdoğan, Sare Davutoğlu, Sümeyye
Erdoğan, bazı milletvekilleri, bürokratlar, yardım kuruluşlarının
temsilcileri ve gazetecileri taşıyan uçak Myanmar'ın başkenti Naypidav'a
geldi.
Uçakta basın mensuplarına ziyaretle ilgili bilgi aktaran ve soruları
yanıtlayan Davutoğlu, ziyaretin iki ülke arasındaki üst düzey ilk
ziyaret olacağını belirtti.
Myanmar'daki rejimin yavaş yavaş dünyaya açıldığını ifade eden
Davutoğlu, bunu gözlemledikleri için Myanmar'da büyükelçilik açmaya
karar verdiklerini söyledi.
Arakan bölgesinde yaşayan Rohingya Müslümanlarının uzun zamandır ihmal
edildiğine dikkati çeken Davutoğlu, ''Hem Myanmar'a açılmak hem de
Arakan'a ulaşmak istiyoruz. İkisini bir arada gerçekleştirmek istiyoruz.
Aslında ziyareti kabul etmeleri Türkiye'nin uluslararası alandaki
etkisinin bir yansıması. Herhangi bir ülkeye böyle birşey yapmadılar.
Bizim büyükelçimiz iyi çalıştı'' dedi.
Davutoğlu'ndan iki talimat
Kendisinin Myanmar'a atanan büyükelçiye iki talimat verdiğini anlatan
Davutoğlu, bunlardan birincisinin I. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale ve
Mısır'dan götürülen ve Myanmar'da şehit düşen yaklaşık bin 500 askerin
mezarlarının bulunması olduğunu söyledi.
Buradaki şehitlerin mezarlarının yaptırılacağını ifade eden Davutoğlu,
bedelli askerlikten elde edilen fonun şehitliklerin yapımı için
kullanılacağını bildirdi.
Büyükelçiye verdiği ikinci talimatın da Arakan bölgesindeki
Müslümanlarla temas kurması olduğunu anlatan Davutoğlu, o bölgede
olaylar başlayınca, Arakan ve şehitliklerle ilgili Myanmar Dışişleri
Bakanı'na mektup yazdığını söyledi.
Türkiye'nin Arakan'la ilgili diplomatik girişimleri hakkında bilgi
aktaran Davutoğlu, Myanmar devletinin şu ana kadar bölgeye sadece BM'nin
girişine izin verdiğini, BM dışında ilk kez sadece Türkiye'ye izin
verildiğini belirtti.
Arakan bölgesindeki problemin onyıllardır devam ettiğini dile getiren
Davutoğlu, Arakan'da ölenlerin sayısının binlerle ifade edilebileceğini
tahmin ettiklerini söyledi.
Getirdikleri yardımı Müslümanların kampının yanı sıra Budistlerin
kampına da götüreceklerini kaydeden Davutoğlu, ''Bizim için şu anda
birinci hedef Myanmar yönetimiyle iyi ilişkiler kurup, insani yardımı
Arakan'a ulaştırmak'' dedi.
Sıcak karşılama
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Myanmar Dışişleri Bakanı Wunna Maung Lwin ile görüştü.
Myanmar Dışişleri Bakanlığı'ndaki görüşmede Davutoğlu, konukseverliğinden dolayı Myanmar'lı muhatabına teşekkür etti.
Türkiye ve Myanmar'ın Asya'nın iki büyük devleti olduğunu belirten
Davutoğlu, ziyaretinin Türkiye'den Myanmar'a gerçekleşen ilk üst düzey
ziyaret olduğunu kaydetti.
Lwin ise, sıcak sözleri için Davutoğlu'na teşekkür etti ve ''ülkemize hoşgeldiniz'' dedi.
Dışişleri Bakanı
Davutoğlu, I. Dünya Savaşı'nda İngilizler tarafından esir alınarak
getirildikleri Myanmar'da şehit olan Türk askerlerinin mezarlarını
ziyaret etti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu, Mektila'daki Türk şehitliğine çelenk koyarak şehitlerin mezarlarına gül bıraktılar. Şehitlerin ruhu için Kur-an'ı Kerim okunmasının ardından konuşan Bakan Davutoğlu, "Bugün burada tarihi bir buluşmaya, bir vuslata şahit oluyoruz. I. Dünya Savaşı'nda çok değişik cephelerden, Filistin'den, Mısır'dan, Irak'tan, Suriye ve diğer cephelerden toplanarak, esir olarak Basra'ya getirilip, daha sonra Basra'dan Karaçi'ye gemilerle, Karaçi'den Kalküta'ya trenlerle, Kalküta'dan da Yangon'a, oradan da buraya esir kamplarına getirilen dedelerimizin huzurundayız" dedi.
Cevapsız mektuba cevap
Askerlerin pek çok mektup yazdığını, yazdıkları mektupların önce İngiltere'ye gittiğini daha sonra Kızılhaç üzerinden Kızılay'a, oradan da ailelere verildiğini anlatan Davutoğlu, bu mektupların çoğunun da karşılıksız kaldığını belirterek, bu mektuplardan biri olan Koşikavaklı İsmail'in mektubunu okudu.
Muhtemelen Koşikavaklı İsmail'in mektubunun annesinin eline hiç ulaşmadığını söyleyen Davutoğlu, yoksa böyle bir mektup eline geçen bir annenin mutlaka cevap vereceğini belirtti. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şimdi biz bu mektuplara, fiilen buraya gelerek bir cevap getiriyoruz. Diyoruz ki, aziz ve muhterem şehitlerimiz, Koşikavaklı İsmail, Bigalı Hakkı, Manisalı Muhammed, Konyalı Veli, İstanbullu Ahmet, sizlerin aziz huzurunuzdayız ve sizlere, mektuplarınıza 75 milyondan cevap getirmek için buradayız. Biliniz ki siz hiçbir zaman bizim gönlümüzden, zihnimizden ırak olmadınız.
Size burada bugün aziz milletimizin selamlarını getirirken, bu cevapsız kalan mektupları da telafi etmeyi ümit ediyoruz. Buradan aldığımız toprakları, sizin toprağınızı Çanakkale'ye götürmek üzere yanımızda taşıyacağız.
Artık sizin o büyük davanız, sizin ilettiğiniz mesaj, sadece Çanakkale'de değil, Yemen'de, Kut'ul Amara'da, Sarıkamış'ta, Galiçya'da, Romanya'da, Mısır'daki bütün şehitliklerde yankılanacak. Sahipsiz değilsiniz, bizden ırak değilsiniz.
Aziz milletimiz sizleri hiçbir zaman unutmadı unutmayacak. Aynen onların ifadesiyle, ben de tekrar etmek istiyorum.
75 milyon adına evladınız Ahmet."
Şehitlerin mezarlarına Türkiye'den su
Bakan Davutoğlu, daha sonra Türk Şehitliği Cami İmamı Ali İbrahim Ali'ye bayrak ve Kur-an'ı Kerim hediye etti. İmam Ali de Davutoğlu'na Türk şehitliğinden toprak verdi. Bu sırada Bakan Davutoğlu ve İmam Ali bir süre birbirlerine sarıldılar.
Daha sonra Bakan Davutoğlu ve İmam Ali Türkiye'den getirilen suyu şehitlerin mezarlarına döktüler.
Ziyaretin ardından Bakan Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu, şehitlikte bulunan Myanmarlı çocuklarla bir süre sohbet ettiler ve onlara para ve oyuncak dağıttılar.
Kaynak: AA
Kapuçino ve Kapusenler Tarikatı
Kapusenler (Fratres Minores Capucinorum), Hıristiyanlıkta katolik kilisesine bağlı Fransisken tarikatının bir koludur.
1520 yılında Marches bölgesinden Matteo da Bascio adlı bir Fransisken müridi tarafından devrin keşişlerinin Aziz Fransis'in uyguladığı gibi bir yaşam sürmediği yolunda tanrıdan ilham gelmesi üzerine kurulmuştur. Matteo Aziz Fransis'in uyguladığı gibi inzivaya ve günahların affı için acı çekerek olabildiğince ilkel bir yaşam sürmeye geri dönmeyi istemiştir.
Üstleri tarafından bu fikirler baskı altında tutulmaya çalışılmıştır. Bu yüzden Matteo ve arkadaşları kiliseden ayrılıp, tutuklanmaktan kaçmak için saklanmışlardır. Kendilerine Camaldoli manastırından Benediktin keşişleri sığınma vermişlerdir. Matteo ve arkadaşları Benediktin keşişlerine minnetlerini belirtmek için onların giydiği kapşonlu cübbeleri giymeye başlamışlardır. Kapusen ismi giydikleri bu kıyafete istinaden İtalyanca da kapşon anlamına gelen capuccio kelimesinden gelmektedir.
1520 yılında Marches bölgesinden Matteo da Bascio adlı bir Fransisken müridi tarafından devrin keşişlerinin Aziz Fransis'in uyguladığı gibi bir yaşam sürmediği yolunda tanrıdan ilham gelmesi üzerine kurulmuştur. Matteo Aziz Fransis'in uyguladığı gibi inzivaya ve günahların affı için acı çekerek olabildiğince ilkel bir yaşam sürmeye geri dönmeyi istemiştir.
Üstleri tarafından bu fikirler baskı altında tutulmaya çalışılmıştır. Bu yüzden Matteo ve arkadaşları kiliseden ayrılıp, tutuklanmaktan kaçmak için saklanmışlardır. Kendilerine Camaldoli manastırından Benediktin keşişleri sığınma vermişlerdir. Matteo ve arkadaşları Benediktin keşişlerine minnetlerini belirtmek için onların giydiği kapşonlu cübbeleri giymeye başlamışlardır. Kapusen ismi giydikleri bu kıyafete istinaden İtalyanca da kapşon anlamına gelen capuccio kelimesinden gelmektedir.
Kapusenler'in kurcusu Matteo de Bascio |
1528 yılında birader Matteo Papa VII. Clement tarafından kabul edilmiş, keşiş olarak yaşamasına ve fakirlere vaaz vermesine izin verilmiştir. Bu izinler aynı zamanda ona katılmak isteyen Aziz Fransis'in kurallarını yaşatmak isteyen diğer keşişler için de geçerli idi. Matteo ve kiliseden beraber ayrıldığı arkadaşlarına kısa sonra başkalarıda katıldı. Bu grup Fransiskanların alt kolu olarak tanındı ve Küçük Keşiş Biraderler (Fratres Minores) olarak adlandırıldılar. Giydikleri sivri başlıklı keşiş kıyafeti yüzünden kapusen Capucinorum ismi de eklendi.
Bir kahve içeceği olan kapuçino ve kapuçin maymunu bu rahiplerin kıyafetlerinde kullanılan kahverengi tonuna istinaden bu şekilde adlandırılmışlardır.
1538'de Azize Clare'in yolundan giden manastır rahibeleri tarafından kapusenlerin kadın kolu kuruldu.
2007 Aralık ayında İzmir'in Bayraklı semtinde bulunan Saint Antuan Kilisesi'nde pazar ayinini yönetirken 19 yaşındaki Ramazan Bay tarafından bıçaklı saldırıya uğrayan İtalyan Rahip Adriano Franchini, Kapusenlerdendir.
Bir kahve içeceği olan kapuçino ve kapuçin maymunu bu rahiplerin kıyafetlerinde kullanılan kahverengi tonuna istinaden bu şekilde adlandırılmışlardır.
1538'de Azize Clare'in yolundan giden manastır rahibeleri tarafından kapusenlerin kadın kolu kuruldu.
2007 Aralık ayında İzmir'in Bayraklı semtinde bulunan Saint Antuan Kilisesi'nde pazar ayinini yönetirken 19 yaşındaki Ramazan Bay tarafından bıçaklı saldırıya uğrayan İtalyan Rahip Adriano Franchini, Kapusenlerdendir.
Kaynak:wiki